ayhanarican
Üye
zamanında türkiyede denenmişti devridaim makinaları hemde koca koca proflar tarafından.Ama sonra ne oldu bilmem.
Bknz : https://tr.wikipedia.org/wiki/Erke_Dönergeci
Bu konuya kısaca değindim ancak ilgili firma nasıl yaptıkları konusunda bir açıklamada bulunmadığı için detayları hakkında bilgi veremedim. Tüm yazılarımı okursan erke dönergecinin nasıl yapılabileceğini tüm detaylarıyla anlatıyorum. Bunu anlamak için beynindeki termodinamik yasalarının sıktığı vidaları biraz gevşetmen gerekiyor. Ben bu yazımda bu vidaları gevşetmenize yardımcı olduğumu düşünüyorum.
Elinde petrol, sonunda petrol
Artık dizginlerim senin elinde petrol
esnasında ki görüntü de tarihi dokularımızın üstünde çekilmesi ayrı bir gönderme olmuş.
Bence Ajda Pekkan sonsuz enerjiyi bulmuş olabilir baksana çok fazla bir değişim olmamış...
Şarkıda bu dizelerin başladığı yerde senin sandığın saray değil bir at arabası var. (01:08) Ben de bu göndermeyi diploma sahibi mühendislere yapmak istiyorum. O yıllarda bile güneş enerjisi veya çeşitli enerjilerle çalışan araçlar yapmak varken bu zavallı hayvanlara eziyet edilmesine sebep olan zekaya olağanüstü kinim var.
Ajda Pekkan özgür enerjiyi buldu mu bilemem. Ayrıca Ajda Pekkan öyle abartıldığı kadar da yaşlı değil 12 Şubat 1946 doğumludur kendisi. 2017 itibariyle 71 yaşında, o yaşlarda benim ananem daha güzeldi.
Bence hiç yaşlanmamanın yada ölümsüzlüğün bir yolu var. Daha önce bahsettiğim plasebo etkisinin bunun bulunmasında anahtar öğe olacağını düşünüyorum. Ayrıca bunun özgür enerji konusuyla çok yakından ilgisi bulunmaktadır.
Bunu anlamak için vücudumuzun ne tür ihtiyaçları bulunmaktadır bunu düşünelim. Öncelikle hava içerisindeki %21 oranındaki oksijene, suya ve besinlere ihtiyacımız var. Vücudumuz nihayetinde bu maddeleri vücudun kullanabileceği enerji olan ATP üretiminde kullanır. Vücudumuz enerji ihtiyacını bu enzimi ve oluşan enerjiyi geri dönüştürerek enerjinin gerekli olduğu zamanlarda kullanır.
Eğer evrim yada doğal seçilimin zekası, ihtiyaç duyduğu enerjiyi madde kullanmadan üretmeyi başarırsa sonsuz değil belki ama doğal yoldan ölümsüzleşebiliriz. Ben bu zekaya evrim yada doğal seçilim demek yerine kollektif bilinç demeyi tercih ederim. Çünkü bizi varlığına inandıran bu zekanın canlıların tümünün ortak bilinci olduğunu düşünüyorum. Allah’a inanan birinin böyle düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. Peki canlılık ihtiyaç duyduğu maddeler (hava, su, toprak vb.) den elde etmek yerine enerjiyi nasıl üretecek bir fikriniz var mı? Ben bunun torodial enerji olabileceğini düşünüyorum. Bu enerjiyi ve beraberinde özgür enerjiyi anlatan bir belgesel paylaşmıştım. Bu belgeseli çoğunuzun izlemediğine eminim. İzlerseniz yazımın devamını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bu paragrafı çok saçma bulup benim deli olduğumu düşünüyorsanız bu yazıyı biyoloji, genetik mühendisi, nöro biyoloji alanlarında uzman birilerinden görüş alarak yeniden değerlendirebilirsiniz.
Thrive Muhteşem Belgesel (Türkçe Altyazılı)
Belgeseli izledikten sonra konuyu daha iyi anlamak için bu torodial enerji ve torus örüntüsü hakkında şu makaleyi de okuyabilirsiniz.
https://indigodergisi.com/2014/03/torusun-gizemli-gucu/
Hiç denk geldiniz mi bilmiyorum evrimciler ve yaradılışçı görüşü savunanların yaptığı tartışmalarda yaradılışçı görüşü savunanların çok sağlam bir argümanı vardır. Şudur;
"Eğer ki sistemler her zaman düzensizliğe doğru gidiyorsa, nasıl olur da evrimsel süreçler sonucunda, düzensiz ve daha basit yapılı canlılardan, düzenli ve daha karmaşık yapılı canlılar oluşur?"
Bana göre canlılığın var olabilmesi için canlıyı oluşturan sistemlerin verimlerinin 1’den büyük olması gerekiyor. Canlılar enerji ihtiyaçları için maddeye bağımlı olmalarına rağmen canlılardaki enerji dönüşüm mekanizmalarının verimlerinin 1’den büyük olduğunu düşünüyorum.
Bu konu size çok yabancı geldiyse bu konudaki bir karşı görüşü öncelikle okumanızı tavsiye ederim. “Termodinamik yasaları ve evrimin bunlarla ilişkisi” başlıklı yazı ilginizi çekecektir.
Termodinamik yasaları ve Evrimin bunlarla ilişkisi
http://evrimagaci.org/article/tr/termodinamik-yasalari-ve-evrimin-bunlarla-iliskisi
Şimdi ilk paylaştığım plasebo etkisi ile ilgili videonun bütün bunlarla olan ilişkisini anlamamış olabilirsiniz.
Şizofreni
Matrix (filmindeki sanal dünya) ve
termodinamik yasaları
bu kelimeler arasında bazı ilişkiler kurmanızı isteyeceğim. Biraz yardımcı olayım. Bazı şizofrenlerin görsel halüsinasyonlar gördüğünü belki duymuşsunuzdur. Aslında olmayan ancak beyinlerinin oluşturduğu (yada başka nedenlerle) bazı görüntüler gördüğü tespit edilmiştir. Bu görüntüleri öyle düşük çözünürlüklü hologramlar kadar basit görüntüler olduğunu sanıp kendilerini şuna bak gördüğü şeyleri gerçek zannediyor vs. şeklinde küçümsemeyin. Bu halüsinasyonları sizin deneyimleyebileceğinizi söylesem bana inanır mısınız?
Şimdi bu videoyu tam ekran yapıp talimatları takip edin.
Felsefesinde inanmak ve seçim yapmak olan ilgili filmin bir sahnesini dikkatle izleyelim. Bu sahnede kendini mimar olarak tanıtan zatla filmin kahramanı Neo arasında bir dialog geçiyor.
Ben bu filmi ilk izlediğimde henüz 17 yaşımdaydım ve arkadaşlarla tartışırken arkadaşlara o filmdeki beyaz sakallı adam tanrı mı diye sormuştum. Bana çok gülmüşlerdi. Sorduğuma pişman olmuştum.
Neyse konu çok ağarlaştı biraz ara verelim bir şarkı dinleyelim. Bu şarkının şu nakaratını bu beyaz sakallı adama armağan ediyorum.
“Sen tanrı mısın beni öldürdün eşime dostuma beni güldürdün.”
Zaten şarkının kalan kısmını da Ajda Pekkan şarkısı Petr Oil ün Ajda Pekkan’a cevabı niteliğinde…
(Ajda Pekkan güya petrol şarkısını, albümün kapağına dikkatle bakın, Petr Oil isimli yakışıklı beyefendiye itafen söylüyor. Şimdi Petr Oil in Ajda Pekkan'a cevabını dinleyelim.)
(Petrolün bir de şimdiye kadar yaşamış tüm canlıların insanlar da dahil fosilleşmesinden oluştuğunu düşünüp şarkıyı bir daha dinleyin daha manidar oluyor. Şarkıyı da tüm atalarımızın adına Ata Demirer'in söylemesi de ayrı bir ironi)
https://www.youtube.com/watch?v=ya-9sdUh25s
Devam edelim ve A9 TV nin yayınladığı Matrix filmini ve ilgili filmleri konu alan mini belgeselin 4 bölümünü de eksiksiz izleyelim. Videoyu kesintisiz izlemek için sağ alt köşeden youtube linkine tıklayarak youtube da izlemeye devam edebilirsiniz. (Bunu izlemeyeceğinizi biliyorum ama yine de ekliyorum.)
https://www.youtube.com/watch?v=R2h9Qx3t2L4
https://www.youtube.com/watch?v=pNVwL0q2DLQ
https://www.youtube.com/watch?v=ScxjpW5bbOo
https://www.youtube.com/watch?v=JI_w9sXmxcU
Devamında sicim teorisi ile ilgi bu çok ilginç röportajı izleyelim.
https://www.youtube.com/watch?v=8y1Etuyh3ig
https://www.youtube.com/watch?v=wU-e0XJefYs
Bundan sonrasında artık yorum yapamayacağım çok yoruldum. Sizden gelen yorumlara göre devam edelim.
Şimdi entropiyi anlatırken şöyle bir örnek verilir bir bardağı küçük bir hareketle yere serbest düşmeye bıraktığımızda bin parçaya bölünebilir. Yani düzenli bir halden düzensiz bir hale geçebilir. Ancak bir bardak hiçbir zaman, ufak bir kuvvetle (hatta büyük bir kuvvetle bile) yerde parçalanmış halde dururken, masanın üzerine çıkarak bir araya gelemez.
Konuyu bu kadar basit ele alınca entropi açısından konuyu kavramak kolay görünüyor. Siz bu konuyu quantum teorisi, sicim teorisi ve evrim ekseninde yeniden düşünüp yorumlayın. Var olduğunu sandığınız yasaların aslında olmadığını ve ne kadar anlamsız olduğunu göreceksiniz.
Şimdi konuyla ilgili en güzel şarkıyı dinlerken konuya burada son verelim.
“At kadehi elinden bin parçaya bölünsün …”
Şarkıyı atamız söylüyor ve nevi şahsına münhasır bir soru soruyor.
"Eğitimin var mı yavrum?"
“Muhabbet denilen püsküllü bela sormayın başımdan az geldi geçti.”
“Medine dilencisine döndük”
“Sormayıııııın”
https://www.youtube.com/watch?v=-9kkuUT3AHM
Son düzenleme: