Uçaklarda Kabin Basıncı.

jengeese

Üye
Katılım
4 Eki 2008
Mesajlar
434
Puanları
1
Yaş
40
Selam arkadaşlar. O koca metal yığınlarının bir o kadar da insan ve eşya yükü ile havada nasıl kalabildiğini anlamak eminim çocukluğumuzdan itibaren hepimizin merak ettiği bir konu olmuştur.

Benim ilgim ise daha da ileri boyutlarda. Birkaç araştırma yapmışlığım ve yetkili kişilerle de konuşmuşluğum vardır. Bahsetmek istediğim fikir ya da bilgi almak istediğim konu ise kabin içi basınçla ilgili. Malum, yükseklik (irtifa) olarak yukarılara çıkıldıkça dış basınç denilen atmosfer basıncı düşmektedir. Buna bağlı olarak kabin içindeki insanların iç (kan) basınçlarını dengelemek adına yani biraz abartırsak insanların fazla şişen bir balon gibi patlamasını engellemek amacıyla kompresörler yardımıyla içeriye hava basılarak kabin basıncı dengelenmektedir. En büyük hava yolu şirketlerimizden biri ise kendi resmi sitesinde kabin basıncından bahsederken 5000-8000 feet yükseklikteki dış basınç baz alınarak kabin basıncı oluşturulur ifadesini kullanmıştır. Benim ise merak ettiğim ve açıkçası garip gelen konu uçuş seyir irtifaları 15.000-30.000 feet mertebelerini bulan uçaklarda neden bu kadar düşük rakamların baz alındığı ve hatta neden bir referans noktası olduğu. Düz mantıkla, elektriksel ve mekanik olarak düşünüldüğünde, bir fark basınç transmitteri yardımı ve analog bir sinyalle bu basıncın, uçağın uçuş irtifasına göre oransal olarak artırılıp azaltılması uygun görünüyor. Sizce bunun kullanılmamasının sebebi ne olabilir? Konu ile ilgili tüm bilgilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Alıntı ile cevaplama yaparsanız sevinirim.
 
Selam arkadaşlar. O koca metal yığınlarının bir o kadar da insan ve eşya yükü ile havada nasıl kalabildiğini anlamak eminim çocukluğumuzdan itibaren hepimizin merak ettiği bir konu olmuştur.

Benim ilgim ise daha da ileri boyutlarda. Birkaç araştırma yapmışlığım ve yetkili kişilerle de konuşmuşluğum vardır. Bahsetmek istediğim fikir ya da bilgi almak istediğim konu ise kabin içi basınçla ilgili. Malum, yükseklik (irtifa) olarak yukarılara çıkıldıkça dış basınç denilen atmosfer basıncı düşmektedir. Buna bağlı olarak kabin içindeki insanların iç (kan) basınçlarını dengelemek adına yani biraz abartırsak insanların fazla şişen bir balon gibi patlamasını engellemek amacıyla kompresörler yardımıyla içeriye hava basılarak kabin basıncı dengelenmektedir. En büyük hava yolu şirketlerimizden biri ise kendi resmi sitesinde kabin basıncından bahsederken 5000-8000 feet yükseklikteki dış basınç baz alınarak kabin basıncı oluşturulur ifadesini kullanmıştır. Benim ise merak ettiğim ve açıkçası garip gelen konu uçuş seyir irtifaları 15.000-30.000 feet mertebelerini bulan uçaklarda neden bu kadar düşük rakamların baz alındığı ve hatta neden bir referans noktası olduğu. Düz mantıkla, elektriksel ve mekanik olarak düşünüldüğünde, bir fark basınç transmitteri yardımı ve analog bir sinyalle bu basıncın, uçağın uçuş irtifasına göre oransal olarak artırılıp azaltılması uygun görünüyor. Sizce bunun kullanılmamasının sebebi ne olabilir? Konu ile ilgili tüm bilgilerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Alıntı ile cevaplama yaparsanız sevinirim.

Uçak yükseldikçe dış basınç dediğiniz gibi düşüyor, buna bağlıu olarak ta havadaki oksijen yoğunluğu azalıyor. 10.000 feet ten sonra havadaki oksijen mitarı çok seyrelmiş oluyor ve ortalama bir insanda bu irtifadan itibaren hipoksi başlıyor. bilincini kaybediyor yani.

havayolu şirketleri de kabin basıncını ortalama 8.000 feet e ayarlıyor. İsteseler 1.000 feet e ayarlayamazlarmı ? elbette ayarlayabilirler ama bu kabine o akdarbüyüt stress yüklerdi, kabin patlamaya hazır bomba gibi dolaşmaya başlar. Üstüne üslük birde, bir kaçak olur kabin basınca bir anda 30-35.000 irtifadaki basınca düştüğünde uçaktaki herkez daha oksijen maskelerini takamadan vurgun yer, bilincini kaybederler.

bir anda 35.000(dış basınç irtifası)-1000(kabin basıncı irtifası) =34.000 feet lik bir basınç düşmesine mağruz kalmaktansa daha az bi basınç farkıyla uçmak daha güvenlidir. Hemde kabine gereksiz yere basınç yüklenmemiş olur.

ek olarak uçakların kabin basıncı (adını şuan hatırlayamıyorum) Elektronik olarak ayarlanıyor zaten. Yani sistem sürekli olarak otomatik mod da bırakılıyor insan hatasını engellemek için. elbette yerde duran uçaklarda tesk yapabilmek için manuel mod da var. Uçağı basınçlandırma görevini de motorlar üstleniyor.

Umarın yazdıklarım anlaşılabilir olmuştur :)
 
Uçak yükseldikçe dış basınç dediğiniz gibi düşüyor, buna bağlıu olarak ta havadaki oksijen yoğunluğu azalıyor. 10.000 feet ten sonra havadaki oksijen mitarı çok seyrelmiş oluyor ve ortalama bir insanda bu irtifadan itibaren hipoksi başlıyor. bilincini kaybediyor yani.

havayolu şirketleri de kabin basıncını ortalama 8.000 feet e ayarlıyor. İsteseler 1.000 feet e ayarlayamazlarmı ? elbette ayarlayabilirler ama bu kabine o akdarbüyüt stress yüklerdi, kabin patlamaya hazır bomba gibi dolaşmaya başlar. Üstüne üslük birde, bir kaçak olur kabin basınca bir anda 30-35.000 irtifadaki basınca düştüğünde uçaktaki herkez daha oksijen maskelerini takamadan vurgun yer, bilincini kaybederler.

bir anda 35.000(dış basınç irtifası)-1000(kabin basıncı irtifası) =34.000 feet lik bir basınç düşmesine mağruz kalmaktansa daha az bi basınç farkıyla uçmak daha güvenlidir. Hemde kabine gereksiz yere basınç yüklenmemiş olur.

ek olarak uçakların kabin basıncı (adını şuan hatırlayamıyorum) Elektronik olarak ayarlanıyor zaten. Yani sistem sürekli olarak otomatik mod da bırakılıyor insan hatasını engellemek için. elbette yerde duran uçaklarda tesk yapabilmek için manuel mod da var. Uçağı basınçlandırma görevini de motorlar üstleniyor.

Umarın yazdıklarım anlaşılabilir olmuştur :)

Gerçekten harika bir açıklama olmuş. Çok teşekkür ederim. Ben insan faktörünü düşünüyordum sadece ancak kabin basıncı arttığında kabinin bir düdüklü tencereye dönüşeceği aklıma gelmemişti o zaman daha sağlam uçaklar yapılana yeni dayanıklı ve hafif alaşımlar bulunana kadar devam :) ne yapalım kabini patlatıp 20 km uzaklara savrulmaktansa birazıcık kulak ağrısı çekeriz :)
 
Kulak agrisi dedinizde aklima geldi.Grip vb ust solunum yolu rahatsizliginiz varsa yolculugun iptal edilmesi gerekir.Ben aci bir tecrube ile boyle uculmamasi gerektigini ogrenmistim :)
 
Kulak agrisi dedinizde aklima geldi.Grip vb ust solunum yolu rahatsizliginiz varsa yolculugun iptal edilmesi gerekir.Ben aci bir tecrube ile boyle uculmamasi gerektigini ogrenmistim :)

Benim de bu konuyu platforma taşıma sebebim pazar akşamı östaki borumun tıkalı olduğunu bile bile uçuş yapmam oldu. Biran durdurun inicem diye bağırasım geldi ama naaparsınız erken alınan bilet ucuz olur derler :) yalnız şundan da adım gibi eminim ister aynı cihazı kullansınlar ister bilimsel olarak bana aynı basıncın olduğunu kanıtlasınlar yine de ben hissettiğimi bilirim ki bazı firmalarda bu sorunu yaşamazken bazı firmaların kabin basıncı işinden anlamadığını düşünüyorum ya da belki firmadan firmaya uçuş rotalarında seyir irtifaları da farklıdır. Cmts sabahı istanbuldan antalyaya gittim giderken hiçbir problem yaşamadım diğer firmayla dönerken ise dediğim gibi sanki kulağıma kompresörle içerden hava bastılar gibi hissettim. Bu kadar fark olmamalı. Bir diğer düşündüğüm konu ise uçak motor hizasının yani kanat hizasının arkasına ya da önüne oturmak. Mantıken pervaneler önden aldığı havayı arka tarafa doğru itip ön tarafta bir hava boşluğu oluşturuyorlar ve bu boşluk da uçağı vakum makinesi gibi öne doğru çekiyor. Bu da az da olsa ki zaten 600 mbar mertebeleri söz konusu uçağın ön tarafındaki dış basıncın arka taraftan daha düşük olduğunu gösterir bence. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
 
"Kaptan sağ çek inecek var" :D
Benim bildiğim basınçlı hava motor kompresöründen iç kabine gönderiliyor ve kabin de tek parça olduğundan nerde oturduğunuzun önemi yok :( gemideki gibi bölüm kapakları olması lazım iki bölüm arası dengeleme bölümü (şu çip üretilen yerler, denizaltılar veya uzay mekikleri) lazım ki farklı basınçları işletebilsin buda uçak gibi hafif olması istenen bir taşıtta ekstra ağırlık ve maliyet edmek
 
"Kaptan sağ çek inecek var" :D
Benim bildiğim basınçlı hava motor kompresöründen iç kabine gönderiliyor ve kabin de tek parça olduğundan nerde oturduğunuzun önemi yok :( gemideki gibi bölüm kapakları olması lazım iki bölüm arası dengeleme bölümü (şu çip üretilen yerler, denizaltılar veya uzay mekikleri) lazım ki farklı basınçları işletebilsin buda uçak gibi hafif olması istenen bir taşıtta ekstra ağırlık ve maliyet edmek

ilk bakışta dediğiniz doğru ancak açıklık getirmek için şöyle bir örnek vereyim. bir balonu şişirdik diyelim dediğiniz gibi kompresör mantığında. Zaten kabine basıncı da yavaş yavaş bir kere veriyor kompresör ve kesilerek sabit olarak tutuluyor. şimdi balonun ağzını bağlayıp bir tarafından örneğin şişirdiğimiz taraftan elimizle sıkalım işte bu bastırdığımız kısım pervanelerin (balonun dışında kalan kısmın) önden alıp arkaya doğru ittiği dış basınç oluyor. Şimdi balonun şeklini düşünün bastırdığımız tarafta balonun gerginliği azaldı ancak içteki basınç yani kabin basıncı balonun (uçağın) ön tarafına giderek orda daha yüksek bir basınca sebep oldu. Yanlış mı düşünüyorum? Tabi örneğim durumun anlaşılması için abartılı şekilde verilmiştir yoksa uçağın kuyruk kısmında insanlar üstüste çıkıyor olarak düşünmeyin :)
 
bir de şunu ekleyelim bahsettiğiniz basınç kapılarından uçağın kanat bölümünde bir tane olması gerektiğini de daha önce ben de düşündüm sadece bu sebeple. böylece kanadın arka tarafına farklı basınç ön tarafına farklı basınç uygulayarak daha dengeli bir basınç oluşturabilirler.
 
Valla kesin bilmemekle mantık yürütüyorum jengeese kardeşim, balon olması şart değil dikdörtgen akvaryum düşün köşelerde yaptığı basınç ile ortada yağtığı farklı mı olur? Hayır! Yine de anlamak için çekiç gibi metalle denemesi bedava bir ortaya vurun bir de köşeye :) pardon ikinci şansın olmayabilir, sonuçta basınç en zayıf yeri arar buldu mu affetmez (mutfak/sanayi/dalış tüpleri)! Ama dikdörtgeni fanus akvaryum ile karşılaitırırsan başka. O sebeple basınçlı kaplar küre veya silindirik tüpler yapısında imal edilir (kapalı/basınçlı kaplar kanunu diye bi şey vardı sanki tam hatırlamıyorum).
Motordan kabine verilen basıç işlemi biraz daha teferruatlı; çıkıştan egzostan değil de emme kısmındaki ilk aşamadaki kompresörden sağlanır ve sürekli yapılır zira uçak havada olmasına rağmen motor sürekli çalışır :) zira CO2 birikmesinde yorgunluk belirtileri oluşur zira yolcular şikayetçi olur taze hava verilir
 
Bületn ustanında dediği gibi, dışardan sürekli olarak taze hava verilir uçağa, aksi, durumda kabindeki oksijen oranı çok hızlı olarak azalır ve holcularda hipoksi gçrülmeye başlar.


Ek olarak, 2005 yılındaki Helios havayollarına ait yolcu uçağı bu kabin basınçlarıcı sistemin manuel modda unutulmasına müteakip , kabin basıncının ve oksijen oranının düşmesi sonucu, tüm kabinin ve pilotların hipoksi olmasından sonra yakıtı bitince düşmüştü.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,867
Mesajlar
930,872
Kullanıcılar
452,732
Son üye
erencok

Yeni konular

Çevrimiçi üyeler

Geri
Üst