CNC Başlangıç

Sorun sadece üretimin düşük olması değil.

Bazı üretimler varki pazarı bulunamıyor, satılamıyor. Çünkü gümrük birliği sorunları, avrupa pazarındaki markaların resmen tekel gibi engellemeleri, ortadoğu'da önümüze çekilen engeller, iran'da önümüz çekilen engeller, Libya'nın %80'i Türk şirketlerindeyken bir gecede uçaklarla bombalayan başlayan Fransa vs.... Var oğlu var yani...

Açıkçası adamlar için her ne kadar ucuz ve kaliteli üretim olsak da onlar gelecek için bunun bir tehlike olduğunu görüyor. Öldürmeyecek kadar pazarlarını açıyorlar. O kadar satıyoruz.

Mesela örnek veriyorum Türkiye'den alman markası seviyesinde, kalitesinde bir matkap yapsanız bunu avrupa pazarında marketlere, raflara, fabrikalara pazarlayabilir misiniz? İstediğiniz kadar uğraşın orada pazarlayamazsınız. Çünkü orada da burası gibi reklamlar network şeklinde. Ve Avrupa'nın tamamındaki reklam sektörü(türkiye dahil) tek bir firmanın elinde.. Dolayısıyla onlar istemedikçe herhangi bir inşaat dergisine bile giremezsiniz.(parasıyla)

Bu sadece Türk markaları, ürünleri için geçerli değil. Batı Avrupa'nın bazı ülkelerine de bunu uyguluyorlar. Maalesef böyle şeyleri parası olanlar güçler belirliyor, organize ediyor. Yoksa bir şekilde artık herşeyi Türkiye'de üretmek mümkün.. Çünkü biraz da olsa para var, destek var. Siz üretmeyi beceremeseniz bile bilen adamı dışarıdan getirir, o robotu kurdurur üretirsiniz. Çünkü para var, güç var.

Yani sorun sadece üretmek değil, satamamak, satacak pazarı bulamamak.

Yoksa birbirimize ürün satmışız. Hiçbir önemi yok. Bir ülkenin geliri ihracatıdır.

Kesinlikle haklısınız. Bu yüzden inovasyon ve olmayanı üretmek ön plana çıkıyor. Bu da bilgi toplumu ile mümkün. Bilgi toplumu konusunda emekleme dönemindeyiz. Batı Avrupa da bilgi toplumuna geçişi tamamlayan ülkeler var.


Konudan ayrılıp beyin fırtınası gibi oluyor; farklı pazarı, farklı kanalı nasıl buluruz? Bulduğumuz kanalda ikilik çıkarmadan nasıl paylaşarak büyüyebiliriz?
 
Evet güzel bir beyin fırtınası. Açıkçası bu durum pek bize veya devlete bağlı değil. Dünyanın jandarması sayılan ülkelenin başında bir adam var. Metale şu kadar vergi diyor. AB'nin başını çeken birkaç ülke var. Onlarda sürekli kendilerinin artık üretmediği ürünleri bize ürettiriyor. Mesela geçenlerde bir tinyhouse projesinde(yeni Zelanda) bizim ülkemizde üretilen "Dünya markası" beyaz eşyaları görünce çok şaşırdım ve mutlu oldum. Ama bir yandan da üzüldüm. O ürünleri üretip bir matkap üretip o ülkelere sokamamak gerçekten garip. Sadece adamların istediği ürünler, markalar, beyaz eşyalar, piskevitler onların pazarına girebiliyor.

Farklı pazar, farklı kanal sorusuna gelirsek. Aslında ben toptan satışın bitip işin daha çok perakende çapına döndüğünü görüyorum. Amazon ve muadili siteler Türkiye için nimet aslında. Ancak büyük ihtimalle Amazon geldiğide sadece TR içine gönderim açık olacak. Avrupa'ya gönderim açık olacak olsa bütün Avrupa'ya ürünler buradan gidebilir. İşçilik ve Kur farkından dolayı gayet uygun fiyatlı olabiliriz.

Yoksa kendi kendimize ürün satarak, sadece kendimize üreterek de kazanamayız. Sadece varolan paramız el değiştirmiş olur.
 
Evet güzel bir beyin fırtınası. Açıkçası bu durum pek bize veya devlete bağlı değil. Dünyanın jandarması sayılan ülkelenin başında bir adam var. Metale şu kadar vergi diyor. AB'nin başını çeken birkaç ülke var. Onlarda sürekli kendilerinin artık üretmediği ürünleri bize ürettiriyor. Mesela geçenlerde bir tinyhouse projesinde(yeni Zelanda) bizim ülkemizde üretilen "Dünya markası" beyaz eşyaları görünce çok şaşırdım ve mutlu oldum. Ama bir yandan da üzüldüm. O ürünleri üretip bir matkap üretip o ülkelere sokamamak gerçekten garip. Sadece adamların istediği ürünler, markalar, beyaz eşyalar, piskevitler onların pazarına girebiliyor.

Farklı pazar, farklı kanal sorusuna gelirsek. Aslında ben toptan satışın bitip işin daha çok perakende çapına döndüğünü görüyorum. Amazon ve muadili siteler Türkiye için nimet aslında. Ancak büyük ihtimalle Amazon geldiğide sadece TR içine gönderim açık olacak. Avrupa'ya gönderim açık olacak olsa bütün Avrupa'ya ürünler buradan gidebilir. İşçilik ve Kur farkından dolayı gayet uygun fiyatlı olabiliriz.

Yoksa kendi kendimize ürün satarak, sadece kendimize üreterek de kazanamayız. Sadece varolan paramız el değiştirmiş olur.

Aynen öyle, atın ipi kimin elindeyse araba o yöne gidiyor.

Bizde yok şu şundan dolayı pahalı yok bundan ucuz diye kendimizi kandıralım.

Ortak pazar ortak iş konusunda maalesef çok eksiğimiz var. Bu tip girişimler ekip işi olması lazım. Fakat bizde 2 ay geçmeden "işi ben yapıyorum , parayı o (veya patron) kazanıyor " düşüncesi olduğundan bir ilerleme kaydedemiyoruz.
 
Buradaki 10 mühendisi bir araya getir illaki hazır bir ürün üretir. Ama bunu satamaz. Satmak için pazarlamacıya gitmesi gerekir. Ama Türkiye'deki makina pazarlamacılarının %70'i mühendisten pazarlamacıdır. Pazarlama bilmezler. Bi şekilde işler arz-talep ile yürür gider. Halbuki pazarlama belki de başka ülkelerde başka firmalarla yapılan anlaşmalar, ortaklıklar, ortak pazar vs dir.

Lakin benim gördüğüm sektörlerde pazarlama fuara gitmek, müşteri datası toplamak, toplu mail göndermek, telefonla müşteri beklemek, birkaç sektör sitesine ürünleri koymak, gelen müşteriyi yedirip içirmek akşam aleme götürmek, havalimanında karşılamak, havalimanına kadar bırakmak....
 

Forum istatistikleri

Konular
130,133
Mesajlar
933,438
Kullanıcılar
453,209
Son üye
felonika

Yeni konular

Geri
Üst