Nükleer Santral Kurulsun Mu?

Bizi takan yok Tayip hoca bildiğini okuyor...... :D
 
Sinopta Vatandaşlar İmza Toplamaya Başlamış Nükleer Santral Kurulmaması İçin
 
Bence kurulmasın çünkü ülkemizde devlet işi yapan herkes vurdum duymazlığın farkındadır. basit bir örnek: elektrik tesisatı keşif bedeli 50 milyar olan bir hastahane inşaatında projede görünen 1000 sorti varken işi alan kişi bunu gereksiz yere 1500 e çıkarıp hakediş zamanı diyelimki ekim hakedişe girmeyip sonraki senenin mart ayına bırakıp 5 ay çalışanların maaşlarını ödemeden kontrol mühendisine rüşvet vererek birim fiyat artışı ile hakedişe giriyor ve işten yaklaşık %150 kar ettiği gibi ekstra iş yapmış oluyor ondanda tabiki kar ediyor ve yapan elemanlar sallama iş yapıyor. İş nükleer olunca kimbilir ne rantlar dönecek ve ne gibi kazalar olacaktır...

Sheriff arkadaşımıza katılıyorum hatta hiç zararsız (zarardan kastım doğaya ve birkez kurulunca sadece bakım masrafı olacak bir alternatifden söz ediyorum.) elektrik üretebileceğini düşündüğüm bir projem var.
 
bence nükleer şart Dunyadaki nukleer santrallere baktığımızda çogunlugu Avrupa ve Amerikada Çernobil gibi olaylar olur her ne kadar onlem alınsada bazı şeyler kaçınılmazdır olacaksa olur engel olamazsınız herşeyde avrupa şöyle boyle diyoruz O zaman aaa Avrupanın Nükleeri va r bizimde olsun bu işin şakasıydı

sonuna kadar destekliyorum
 
arkadaşlar yapmayın allah aşkına neden pahalı pahalı enerji kulanıyoruz bir düşünün şu anda enerjimizi yabancılardan alıyoruz barajlardan üretiyorz kömür ile üretim yapılıyor ve doğalga akaryakıtlar ile çevre diyorsunuz yatağana gittinizmi hiç gördünüzmü ordaki insanların halini??? veya doğalgaz ile veya akaryakıt ile elektrik üretipte ne kadar düşük kapasitelere sahip olduğunu ve çevreye verdikleri zararı hiç kimse görmüyor akılı olalım beyler hiç 56ton kömür ün verdiği çevre kirliliği ile 0,2mg uranyumun çevreye verdiği zararı düşündünüzmü? açığa çıkan enerji eşdeğerdir.. kim nükler santral yapılmasın diyorsa ülkesine ve çevresine zarar verenlere destek çıkıyor ve bir takım haksız kazanç elde edenlerin ceplerini dolmasına yardımcı oluyordur beyler akılı olalım lütfen bir örnek daha madem konu çevre ve çernobilden o kadar korktunuz mesela komşu lükelerimizden bahsedeyim bulgaritanda nükler santral yokmu yunanistanda yokmu suryede yokmu ya bunlar çevreyi kirletmiyormu ülkemizin sınırlarıda bir korumamı var acaba diye düşünüyorum ülkemiz çevre kirliliğinden etkilenmesin diye yada bu çevreci arkadaşlarım hadi engeleyin bu vatanımıza yakın olan santraleri hadi bakalım tekrar hatırlatıyorum akıllı olalım bulgaristan bize elekjtrik satıyor ona göre bu çevreci arkadaşlarında atıp tutmasınlar ona bakarsan evimizdeki cd player lardada radyasyon var kulanmasınlar ilk önce araştıralım öğrenelim ondan sonra hareket edelim sinopta işine gelmeyen işine ters düşen birisi halkı toplayıp koyun sürüsü gibi cahilce eylem yapıyor ama insanalara sorsan işin özünü bilmezler....................
 
NÜKLEER ENERJİ TÜRKİYE İÇİN GEREKLİ MİDİR?

Ülkemizde 1999 yılında kişi başına tüketilen elektrik enerjisi 1840 kWh olup dünya ortalaması olan 2200 kWh’ın bile çok altındadır. OECD ülkelerinde ortalama değer 10 000 kWh, Yunanistan’da ise 5000 kWh’dır. Yani bir Yunanlı bir Türk’ün üç katı daha fazla elektrik enerjisi tüketmekte ve daha refah içinde yaşamaktadır. Sadece bu rakamlar bile ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
Dünya ülkeleri enerji ihtiyaçlarını büyük ölçüde fosil yakıtlardan (kömür, petrol, doğal gaz) veya su gücüyle karşılamaktadır. Gelecek 100 yıl içinde yenilenemez enerji kaynakları olan kömür, petrol ve doğal gazın tükeneceği öngörülmektedir. Sürekli yenilendikleri için yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırılan hidrolik, güneş, rüzgar, jeotermik, biyokütle, gel-git, dalga ve akıntı enerjilerinin, su hariç olmak üzere dünyada üretilen toplam elektrik enerjisi içindeki payları sadece % 4 kadardır.
Türkiye’nin hidrolik potansiyeli toplam olarak 35 310 MW’dır. Halen işletmede bulunan toplam 125 hidrolik enerji işletmesinin toplam kurulu gücü 11 643 MW olduğuna göre, 2 000 yılı itibariyle toplam hidrolik enerji kapasitemizin % 34’ünden faydalanılmaktadır. İlave projelerle yaklaşık olarak 2020 yılından itibaren toplam işletme sayısı 546’ya çıkarıldığında tüm hidrolik enerji potansiyelinden yararlanılmış olunacaktır.
2000 yılında Ülkemizin taş kömürü, linyit, asfaltit, petrol, doğalgaz, hidrolik, jeotermik, güneş, rüzgar, odun ve hayvan-bitki artıklarından elde edebildiği toplam birincil enerji miktarı 28 464 BTEP (bin ton petrol eşdeğeri)dir. Talep ise 87 449 BTEP’dir. Buna göre enerji kaynakları açısından Ülkemiz zengin değildir ve bu alanda halen % 67 dolaylarında dışa bağımlılık söz konusudur. Enerji açığı taş kömürü, petrol ve doğal gaz ithalatıyla giderilmeye çalışılmaktadır. Dışa bağımlılık zamanla da artmaya devam edecektir.
Türkiye’nin kendi öz kaynaklarıyla ekonomik olarak üretebileceği maksimum elektrik enerjisi, hidrolik kaynaklardan 122 milyar kWh/yıl, termik kaynaklardan 121 milyar kWh/yıl olmak üzere toplam olarak 243 milyar kWh/yıl’dır. DPT verilerine göre, 1999 yılında 118,5 milyar kWh olan toplam elektrik tüketiminin, ortalama % 8 artışla 2005 yılında 195,1 milyar kWh’a, kişi başına elektrik tüketiminin ise 2 773 kWh’e (Yunanistan’ın 1983’deki değeri 2467 kWh) ulaşması beklenmektedir.
2010 yılında ise toplam tüketim 285 milyar kWh olacak, 243 milyar kWh/yıl değeri 42 milyar kWh/yıl aşılmış olacaktır.Yani 2005 yılından sonra tüm yerli kaynaklarımız devreye sokulsa bile bir enerji açığı ile karşılaşmamız kaçınılmazdır. Türkiye’nin enerji ihtiyacını şimdi ve gelecekte kendi öz kaynaklarıyla karşılaması mümkün görülmemektedir. Ülkemiz nükleer enerjiye baş vurmadan hedeflerine ulaşamaz. Bu nedenlerle 2008 yılında 7 017 GWh ve giderek artacak şekilde 2020 yılında 63 159 GWh nükleer enerji üretilmesi planlanmışsa da, son erteleme kararından sonra bu hedeflere ulaşılamayacağı, üzüntü verici de olsa kabul edilmelidir

SONUÇ

Enerji stratejik bir nesnedir. Türkiye’nin jeopolitik durumu ve gelişmekte olan bir ülke oluşu, nüfusu, tarihinden miras kalan Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Türk Cumhuriyetlerine yönelik görevleri, nükleer teknoloji alnında dünyadaki gelişmeler, ülkemizin bir an önce nükleer teknolojiye geçmesini zorunlu kılmaktadır. Bunun birinci adımı ise nükleer santraller kurmaktan geçer.
Konuyu, Yunanistan’da yayımlanan İkonomikos Gazetesi’nin Temmuz-1983 tarihli sayısında, “Türkiye Atom Bombası Yapacak” başlığıyla yayımladığı bir haber-yorum yazısı ile kapatalım.
İkonomikos Gazetesi bu yazısında, Türkiye’nin nükleer santrallerle ilgili siparişinin 4,5 milyar dolar kadar büyük meblağlı olmasına rağmen yabancı firmaların karar verme hususunda düşünmelerinin nedeninin, Türkiye’nin atom bombası yapması ihtimali olduğu ve bu santrallerden alacağı güçle Ortadoğu ve Ege’de sorunlar yaratabilecek Türkiye’ye fırsat verilmesinin istenmediği belirtilmiş, İslam Ülkelerine bu kadar yakın olan Türkiye’nin bölgede süper devlet durumuna getirilmesine karşı İsrail’in itirazının bulunduğu ve AET’nin de nükleer santral yapımına karşı olduğu kaydedilmiştir. Yunanistan Savunma Bakanı Yanis Yarviçyonis ise “Akdeniz’de Güvenlik” konulu toplantıda benzer iddiaları ileri sürmüştür.
Yunanistan Türk turizmini baltalamak için de harekete geçmiş, Akkuyu’da yapılacak nükleer santralin turizm bölgesinde olduğunu ve çevresel zararının çok büyük olacağını savunarak bastırdığı broşürleri bütün turizm bürolarına ve elçiliklere göndermiştir. Yunanistan Ege Bakanı Elisavet Papazoi de şu görüşleri dile getirmiştir: “Santral bütün bölge için bir tehdittir. Santralin inşa edileceği yer deprem riski yüksek bir bölge olmasına karşın bu gerçek göz ardı edilmektedir. Nükleer atık sorununa ek olarak ortaya çıkacak bir kazadan bütün bölge ülkeleri anında etkilenecektir.

Türkiye, santralı uluslararası standartlara göre güvenle işletecek bilgi ve teknolojik birikimden yoksundur. Dahası, Türkiye’nin bölgede baskın askeri güç olma tutkusunun getirdiği tehdit, uluslararası hukuka gösterdiği sınırlı saygısıyla da güçleniyor. Uluslararası Non Proliferation anlaşmasını imzalamış olması, nükleer santralın başka amaçlarla da kullanılmamasını garanti etmez. Bütün ülkeleri, nükleer santral yapımına engel olacak çalışmalara katılmaya ve Türkiye’ye teknoloji ve parasal yardım yapmamaya davet ediyoruz.”
(Alıntıdır)
 
Sinop'ta rüzgar santrali çalışmaları başladı

Sinop'ta Türk-Fransız işbirliği ile özel bir şirket tarafından kurulması planlanan rüzgar santrali ile ilgili ölçüm çalışmalarının başladığı bildirildi.

Edinilen bilgiye göre, özel bir şirket tarafından Sinop'a bir rüzgar santrali kurulması için yapılan ön çalışmalar kapsamında kentin en çok rüzgar alan bölgeleri Boztepe ve İnceburun'da rüzgar ölçüm çalışmaları yapıldı.

Rüzgar potansiyelinin yeterli olduğu kanaatine varıldığında santralin kurulması için gerekli işlemler yapılacak ve ölçüm çalışması yaklaşık 6 ay sürecek.

Sinop'a rüzgar santrali kurulacak olmasından büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Sinop Nükleer Karşıtı Platformu Yürütme Kurulu Üyesi ve Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı Hela Oğuz, kentin rüzgar potansiyelinin rüzgar santrali kurulması için yeterli olduğunu söyledi.

Meteoroloji kaynaklarına göre Sinop'ta rüzgarsız gün sayısının yalnızca 33 olduğunu belirten Oğuz, ''Sinop, rüzgar santrali kurulması açısından en iyi seçim. Rüzgar tribünlerindeki gelişmelere göz atıldığında bir rüzgar tribününün 200 bin kişinin elektrik ihtiyacını karşılayabilecek teknolojiye ulaştığını o nedenle temiz, tükenmez, yerli doğa dostu ve bedava olan bu enerji türünü destekliyoruz'' dedi.
 
Son eklenen mesajlara bakınca olayın cevre dostları ve düşmanları çatışmasına döndüğünü görmekteyim. En başında da belirttiğim gibi nükleer santrale karşı değilim. 1900'lü yılların sonunda gelişmiş devletlerin atıl halde bulunan santrallerini söküp ülkemize pazarladıklarını daha açık bir ifadeyle çöplüklerini parayla bize satmak üzere olduklarını hatırlıyorum. Buna karşıyım. Nükleer santral yapılabilir fakat yeni teknoloji olursa, kimsenin çöplüğü olmazsa.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına değinmemizin sebebi ise ülkedeki var olan potansiyele hala dokunulmamış olmasındandır.
 
Yenilenebilir enerji kaynakları ile çok yüksek düzeyde enerji üretilebileceğini zannetmiyorum. Güneş enerjisi ,Rüzgar enerjisi vs. bunlar keşke artan enerji ihtiyacımızı karşılayabilecek düzeylere gelebilse. Bu alana yatırım yapılsa dahi ancak ve ancak Türkiye nin enerji ihtiyacının %10 unu geçemiyecek kanaatindeyim. Belki bir kaç tane daha Hidroelektrik santralı yapabilecek -Doğa şartları - olabilir. Fakat yetersiz kalacaktır.Ve Türkiye ileride zaten bağımlı olduğumuz enerji darboğazı ile karşılaşacaktır.
Birçok çevre örgütünü de bu konuda (Bir çok samimi vatandaşı Tenzih Ederim) Samimi bulmuyorum. Çünkü birçoğumuz biliyoruz ki pek çok Çevre Örgütü "Büyük Sermayederler" tarafından finanse ediliyor.Bir yandan yeşil korunsun derler ,diğer yandan ise İstanbul Ormanlarının içine binlerce ağacın kesilerek Özel üniversite yapılmasına Gıklarını çıkarmazlar. Bu hareketler tamamen stratejik ve enerji -petrol şirketlerinin finansmanları ile yürütülüyor. Tekrar samimi insanları tenzih ediyorum.
 

Forum istatistikleri

Konular
130,110
Mesajlar
933,207
Kullanıcılar
453,171
Son üye
Adonis06

Yeni konular

Geri
Üst