Radyasyon ve çevreyle ilgili kirlenme tehdidi olarak düşünülürse eğer,nükleer santrale varılıncaya kadar sayısız kanserojen materyal çevremizde mevcuttur.Dikkatli kullanılmadığında bunlar da nükleer santral kadar tehlikeli olabilir.Hastahanelerde nükleer tıpta kullanılan ve belirli oranlarda radyasyon içeren radyoizotoplu malzemeler ulu ortra,çevreye zarar verecek şekilde bilinçsizce kullanıldıklarında,yeni bir Çernobil vakası da oluşturabilirler.Hurdacılıkla geçimini sağlayan bazı insanların el altından radyasyonlu olduklarını bilmeyip,nükleer malzemeleri sağlıklarını hiçe sayarak eritip,kesip malzeme ihtiyaçlarını bu yoldan riskli bir şekilde karşıladıklarını,ayrıca medyadan duymuşsunuzdur.Bu işçiler Türkiye'de Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'den bir şekilde temin ettikleri radyoaktifliği henüz bitmemiş,faal olan(Yarılanma süresi tamamlanmamış olan)malzemelerden kendileri için daha ucuz yoldan! malzeme çıkarmaya teşebbüs etmişlerdi bildiğiniz gibi.
Yani söylemeye çalıştığın husus,yalnızca nükleer santrallerin "Çernobil" olayı gibi çok sınırlı tutulamayacağı,aslında dikkatli ve tedbirli olunmazsa,çevremizdeki pekçok uygulamadan,bu riski de alabilmemizin açık olduğudur.Ne olursa olsun ama mutlaka nükleer santral yapılsın da demiyorum.Ancak çok gelişmiş,güvenlik ve teknolojisi çok gelişkin,doğal afetlerde bile mukavim(Japonya'daki Fukuşima nükleer santrali afet sınavında sızıntı yapabilmişti bildiğiniz üzere.) yani ayakta kalabilen,sabotajlarda,istenmeyen kazalarda otomatik olarak kendi çalışmasını durdurup,bu yolla çevreye en az zararı olan,çok çevreci,yüksek teknoloji ürünlü ve lisanslı olan alternatifler seçilmeli,bu konularda sabıkasının da en az bulunduğu santral tipleri ve teknikleri tercih edilmelidir.
Kanserojen madde ararsanız eğer,havada dağılan asbest tozundan tutun da,tüm petrol türevleri(Benzin,mazot,motorin,fuel-oil,naftalin,vb.)tüm temizlik malzemeleri,hava kirliliğinin fazlalığı,araçların uygun olmayan,havayı çok kirleten egzoz çıkışları,güneşin zararlı ışınlarına fazla maruz kalmak,uygun olmayan suni gıdalar ve değişik katkı maddeleri,vb.etrafımızda tüm kullandığımız malzemeler aslında bizim için başlı başına birer tehdit kaynağıdır.Bunları tam olarak düşünürseniz eğer,nükleer tehdit,yüzde olarak da çok düşük bir paya sahip olacaktır aslında.
Doğalgazdan elektrik yapılarak dışarıya milyar dolarlar verilmesi yerine(Uranyum rezervimiz yetersizse gerçi bu yoldan da dışa bağımlı kalabileceğiz tabii.),yeni ve yenilenebilir kaynaklara biraz daha fazla yer vermekle,HES'lerin,termoelektrik santrallerin yapımına öncelik vermekle beraber,güvenilir ve teknolojisi çağa uygun,geliştirilmiş nükleer bir alternatife de yer vermemiz mutlaka düşünülmelidir.Arabamızda, yerinde ve nizami olan,kaliteli seçim yapılmadığında adeta seyyar birer bomba haline dönüşen LPG tüplerini rahatça tadil edip çekinmeden uygulamaktayız.Bunların kalitesiz seçilmiş olanlarının,gaz kaçıranlarının çok tehlikeli sonuçları olduğunu yine medyadan görmekteyiz.
Sonuç olarak nükleer tehdide varıncaya kadar,çevremizde bilinçsiz olarak kullanıldığında hayatımızı ziyadesiyle tehdit edebilen pek çok kanserojen ve radyoaktif ürün aslında yanı başımızda yer almakta.Bunları görmezden gelerek kafamızda tek saplantı kaynağı olarak bir tek nükleere odaklanmışız ne yazık ki.Saygılarımla.