selcukxp
Üye
- Katılım
- 31 Mar 2007
- Mesajlar
- 383
- Puanları
- 1
1961'deki domuzlar körfezi harekati'na kadar amerika'nın**, onlarca nükleer füze rampasını türkiye'nin karadeniz sahilinde konuşlandırdığı herkesçe bilinen bir gerçektir. ama domuzlar körfezi harekatı'na karşı misilleme olarak sscb'nin de küba'ya nükleer füzeler yerleştirmesi üzerine yapılan ikili görüşmeler sonucunda karşılıklı olarak küba ve türkiye nükleer silahlardan arındırılmıştır. soğuk savaşın sona ermesinden sonra askeri önemini bir nebze olsun kaybeden türkiye, uluslararası platformda söz sahibi bir ülke olabilmek babında kendi nükleer programları üstünde çalışmak istemiş fakat amerika'nın karşı çıkması sebebiyle bu teknolojinin temeli olan nükleer santral projesini bile gerçekleştirememiştir. son olarak, askeri işbirliği yürüttüğümüz israil ve pakistan ile bu teknoloji hakkında ortak çalışmalar yürütüldüğü iddiaları sık sık duyulmaya başlanmıştır. bu iddia ile ilgili doğru olması muhtemel tek dedikodu ise türkiye'den pakistan'a geçmişte gitmiş olan bazı askeri kökenli bilimadamlarının,pakistan üretimi nükleer başlık taşıma amaçlı üretilmiş shaheen füzelerinin ar-ge'sinde çalıştıklarıdır.
bütün bunların yanısıra nükleer silahların bir diğer niteliği ise politik güç sağlamalarıdır. dünya üstünde nükleer güç sahibi bütün ülkeler bir şekilde bu güçlerini duyururlar. bu dünya üstünde dokunulmazlık anlamına gelir ve dünyadaki diğer bütün ülkelere nükleer gücünüzle doğru orantılı olarak belirli yaptırımlar uygulayabilmeyi sağlar. bu mantıkla olaya baktığımızda eğer türkiye'nin nükleer gücü olsaydı elbetteki bu kozunu kullanır ve pek çok sefer uluslararası platformlarda kuyruğunu bacağına sıkıştırmaktansa açık açık kendi fikirlerini söyleyebilirdi. türkiye'nin uluslarası platformlardaki pasifliği göz önüne alınırsa, türkiye'nin muhtemelen devamlılığını sağlayabildiği aktif bir nükleer silahının olmadığı gerçeği ortaya çıkar.Türkiye'nin bilinen kimyasal ve biyolojik silah gücü oldukça fazladır ve ortadoğu/avrupa gibi mesafelerin kısa, nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerlerde nükleer silahlara göre çok daha etkilidir. potansiyel düşmanların bu kadar yakın coğrafyada olması sebebiyle, kullanılacak bir nükleer silah türkiye'nin de en az komşuları ya da potansiyel düşmanları kadar etkilenmesine sebep olacaktır.bu sebeple nükleer silah, bir askeri güçten daha ziyade bir politik güç olarak kullanılması babında türkiye'nin ihtiyacıdır. ALINTIDIR.
İşe birde bu yönüyle bakmak lazım tamam tarihte nükleer programlar trajik olaylara sahne olmuş olabilir, ama ülkemizin sadece enerji kaynağı olarak düşünülen nükleer çevremizde bizi bir kaşık suda boğmak için fırsat kollayan ülkeler içinde geri adım atmalarını sağlayabilecek bir politik kaynaktır. Saygılar
bütün bunların yanısıra nükleer silahların bir diğer niteliği ise politik güç sağlamalarıdır. dünya üstünde nükleer güç sahibi bütün ülkeler bir şekilde bu güçlerini duyururlar. bu dünya üstünde dokunulmazlık anlamına gelir ve dünyadaki diğer bütün ülkelere nükleer gücünüzle doğru orantılı olarak belirli yaptırımlar uygulayabilmeyi sağlar. bu mantıkla olaya baktığımızda eğer türkiye'nin nükleer gücü olsaydı elbetteki bu kozunu kullanır ve pek çok sefer uluslararası platformlarda kuyruğunu bacağına sıkıştırmaktansa açık açık kendi fikirlerini söyleyebilirdi. türkiye'nin uluslarası platformlardaki pasifliği göz önüne alınırsa, türkiye'nin muhtemelen devamlılığını sağlayabildiği aktif bir nükleer silahının olmadığı gerçeği ortaya çıkar.Türkiye'nin bilinen kimyasal ve biyolojik silah gücü oldukça fazladır ve ortadoğu/avrupa gibi mesafelerin kısa, nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerlerde nükleer silahlara göre çok daha etkilidir. potansiyel düşmanların bu kadar yakın coğrafyada olması sebebiyle, kullanılacak bir nükleer silah türkiye'nin de en az komşuları ya da potansiyel düşmanları kadar etkilenmesine sebep olacaktır.bu sebeple nükleer silah, bir askeri güçten daha ziyade bir politik güç olarak kullanılması babında türkiye'nin ihtiyacıdır. ALINTIDIR.
İşe birde bu yönüyle bakmak lazım tamam tarihte nükleer programlar trajik olaylara sahne olmuş olabilir, ama ülkemizin sadece enerji kaynağı olarak düşünülen nükleer çevremizde bizi bir kaşık suda boğmak için fırsat kollayan ülkeler içinde geri adım atmalarını sağlayabilecek bir politik kaynaktır. Saygılar