Sizce bunun yorumu nedir ?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Emrah

Onursal Üye
Onursal Üye
Katılım
21 Haz 2007
Mesajlar
842
Puanları
131
Merhaba arkadaşlar;
Bazen etrafıma baktıgımda şunu görüyorum;
Kimileri orta ögretim mezunu iken yönetici,amir vasfında olurken ,kimileride yüksek lisans yaptıgı halde işsiz olarak boş boş geziyor sizce bunun yorumu ne olabilir.
Teşekkürler.
 
Ben kendi taseronumu ornek vermek istiyorum...Bu insan iki yil once yemen de formenlik yapiyorken su anda firmanin uc sahibinden birisi...Sebeb yakin bir arkadasinin buyuk bir insaat sirketi ile olan yakinligi...Bilgisayar bilgisi cok iyi...Sosyal kisiligi guclu biri...Su anda 10 yakin elektrik muhendisi calistiriyor..Burdan cikan sonuc :
1-Sans
2-Bilgi
3-Girisimcilik
Ama bence en temel sorun,elektrik muhendisligi vs gibi egitim veren universitelerin piyasadan'piyasadaki somut guncel ihtiyaclardan kopuk egitim vermeleri..Neticede diplomali ama yeteneksiz muhendisler yetisiyor..Bu muhendislerde is hayatina atilinca ya hata yapa yapa,ya da mevcut deneyimli ustalarimizdan bu meslegi ogrenmeye ilk adimi atiyorlar..Sirketler de,diplomayi sadece formaliteleri tamamlamak amacli onemsiyor,isi bilen ve is bitirici elemanlari tercih ediyor...Sonucta boyle bir tablo cikiyor..
 
Sn:hicbirsey ;
Asıl sorun burdan açıga çıkıyor sanırım;
Yeni mezun olan bir mühendis okudugu halde,bir ustanın deneyimine ve bilgilerine bagımlı kalıyor.
 
Sanırım uygulama ile teori arasındaki farklardan çıkan bi sonuç. Yani adam teoride bi çok şey biliyor ama tornavidayı nasıl tutacağını bilmiyor. Bundan dolayıdır ki sektöre atıldığında ustadan bağımsız iş yapamıyor.
Bunun dışında girişimci olmak, öz güven faktörleri çok önemli.
 
''BIR DERSI OGRENMEK'' ile ''BIR DERSI GECMEK'' arasindaki fark...Ornegin Elektrik Makinalari...Bu dersi secen bir ogrencinin onunde iki yol gorunuyor...Ya bu konuyu en iyi detayina kadar ogrenecek,ya da bu dersi gecmenin yontemlerini iyice ogrenecek...Asenkrom motorlari,guc dagitim trafolarini layikiyla ogrenmeye zaman ve firsat olmadigi icin,kendini tamamen bu dersi gecmeye adapte ediyor..Hocanin onceki yillarda sordugu soru tiplerini iyi ogrenen bu dersi ''gecmis'' oluyor ama ''ogrenmis'' olmuyor...
Bir diger sorun,universitelerde verilen egitim,sanki ogrencilerin hepsi universitede kalip akademik kariyer yapacakmis gibi tasarlanmis ve oyle uygulaniyor..Ogrencinin yetenegine veya egilimli oldugu alana gore son yillarda bir branslasmaya da gidilmiyor...Santiyeci olmayi arzulayan da telekominikasyonda calismayi isteyen de ayni ders ve egitimi goruyor..Ve bu egitim,piyasada uygulanmakta olan ihtiyac duyulan konularla ilgili degil,tamamen teorik,akademik duzeyde oluyor..Motorun nasil yildiz baglandigini bilmeden,bu motorun yuk-moment karakteristiginin matlapda modellenmesi ile ugrasiliyor..
Akademik kariyer de gerekli ve sarttir ama muhendislere, egilimleri ve yetenekleri dogrultusunda branslasmis egitim verilmeli diye dusunuyorum
 
HANIBAL ' Alıntı:
Sanırım uygulama ile teori arasındaki farklardan çıkan bi sonuç. Yani adam teoride bi çok şey biliyor ama tornavidayı nasıl tutacağını bilmiyor. Bundan dolayıdır ki sektöre atıldığında ustadan bağımsız iş yapamıyor.
Bunun dışında girişimci olmak, öz güven faktörleri çok önemli.

sayın HANIBAL hocama harfiyen katılıyorum doğru bir tespit
sonuçta bir işletmeye iş yapmak için gidiyosun o işletme sana iş yapman için para veriyor
kağıt üzerinde bilgin var ama pratikte yoksa o işletme için hiç birşey değerindesin.
 
Eskiden çok fazla yüksek okul mezunu yoktu,bu yüzden bazı kurumlarda müdürler ve şefler
lise mezunu olabilir.Ama bu durum yavaş yavaş değişiyor.
 
Arkadaşlar hepinizin tespitleri şahsi değerlendirmeme göre doğru, klasik şekilde en kısa yoldan iş sahibi olmak için izlenen yollar bunlar. Bunu söylemekle şuna dikkat çekmek istiyorum. Okul bitiren bir çok arkadaşımız (Okul ne olursa olsun) okul bitince hemen meslek sahibi olacağını, aranan insan olacağını düşünerek malesef okul bitiriyor.

Bence konu ya da meslek neyse bunu en iyi şekilde öğrenmek amacıyla okul bitirse (tecrübeyi de küçümsememek gerekir) o zaman bence dahada başarılı olabilir.

Yıllar önce okurken sürekli yanına uğradığım, hayatta tek gerçek ustam olan bir şahsın tespitlerini aktarmak isterim sizlere.

"Hayata yön veren insanlar, hep okuldan çıkan tembel ama bi okarda yaramaz, haylaz insanlardır. Çünki bu karaktere sahip kişiler, gözü kara, atik ve sosyal olurlar. Bunun yanında çalışkan olarak mezun olanlar ya memur ya da müdür olurlar." demişti ikinci bir sözüde benim hayat felsefemi oluşturdu; "Hayatta karşılaştığın fırtınalar önemli değildir, Önemli olan limanlara yanaştırabildiğin gemilerdir" derdi.


Yani anlatmak istediğim arkadaşlar; Sıfat ya da sıfatlarımız ne olursa olsun, asıl bu bizim kendimizden kaynaklanan sebeblerdir.

Şahsen ben çok tanık oldum okulu bitirip gelmiş mühendis arkadaşa, iş başvurusunda soruluyor. "Nasıl bir iş istersiniz?" cevapta %80 şu oluyor. "Masa başı olmasını isterim." Bu soruyu soran (Okul mezunu ya da hayat okulunu okuyon" ustada hemen yapıştırıyor. "Ben bunca yıldır çalışıyorum, oturamadam evlat sen nasıl oturacaksın hemen" diye.


Çok çok uzattım kusura bakmayın son olarak, Bizim ülkemizde imkanlar kısıtlı olduğu için genetik müh. yetiştirmemek mi lazım, yoksa bu alanda çalışmalar mevcut olmadığı için bu arkadaşların bu teknolojile beklemesi mi lazım, ya da ne iş bulursa yapması mı lazım?

Saygılarımla değerli arkadaşlarım, umarım bir farklı pencere açmışımdır.
 
yorumu çok açık değil mi ALLAH rızkı diledine ilmi isteyene verir
 
Tam hatırlayamadım ama zannedersem bir peygamberimizin sözü;

"Bir kapı buldugun zaman o kapıyı çal ey insan oglu, açmak yada açmamak Allah (c.c.) 'ye kalsın.Yeterki sen o kapıyı çalmayı bil."

Aslında bütün herşey bu sözde belirtildigi gibi ...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Forum istatistikleri

Konular
130,073
Mesajlar
932,808
Kullanıcılar
453,072
Son üye
receptırınk

Yeni konular

Geri
Üst