hamdisuat
Üye
- Katılım
- 26 Eyl 2011
- Mesajlar
- 188
- Puanları
- 1
- Yaş
- 66
Babamın vefatı sonrasında gittiğim memleketimde ilginç bir hikaye dinledim. Çok yakın 2 arkadaşım var. Birinin annesi tek başına 4 yetim büyütmüş. Babadan, dededen kalma evi 3'e bölmüş, kendi ve ailesi kömürlük gibi bir yerde ikamet etmiş, üst katları kiraya vermiş ve kendi de bir işte çalışarak evlatlarını büyütmüş. Ölmeden önce de evlatlarına mirası pay etmiş ve evlatların ne kavga ne de geçim dertleri var. (Nur içinde yatsın) Ben bu arkadaşıma, "çitflik ağası" deden olacağına, "hükümet gibi annen" olsun, diye takılırdım.
Gelelim diğer arkadaşıma, yaşantıları büyük şehirlerde hepsi tahsilli kişiler, çok büyük miraslar, veraset var ortada, çoğalan aileler hep kavga içindeler, baba yanlış yatırımlar yapıyor, büyük evlat iş kuracağım diye barda, pavyonda para yiyor, borcu derdi, karşılıksız çekleri baba tarafında ödeniyor, arsalar, g.menkuller değer kazanmadan alel-acele satılıyor. Baba ölmeden önce en az veraset en küçük kardeşe kalıyor. Büyük kardeş sözüm ona kalan mal varlığını eşit taksim etmek üzere işe koyuluyor. Bu arada babanın ölmeden önce büyük kardeşe çektiği bir ihtar ortaya çıkıyor. Okuyorlar, tabii, inkar ve yalanlama. İhtar konusu, o güne kadar yediği malların listesi ve reddi miras edileceği konusunda uyarı. En son marifeti, babası adına alacak tahsili yapıp, paranın üstüne yatmış. İşin ilginci ortada bölüşülecek mal da bırakmamış girişiminin nedeni, ya varsa. Hani derler ya, "şeytan doldurur".
En küçük kardeş olan arkadaşım, "Bana kalan büyük ağabeyimin yediklerinin 20 de biri değil, şimdi de" diyor, "en suçlu ben oldum", "babamın arası senle iyi idi, kesin sende bir şeyler vardır" diyorlar. Hani yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış ya. Ben de, "mahkemeye gidelim, araştırılsın, herkes aldığını ortaya koysun, 3'e bölelim" dedim, "şimdi de bana küstüler" diyor.
Ülkemizin kanayan yarası, bitmeyen kardeş kavgalarının nedeni veraset. Ben buradan çok ibretler çıkardım ama ne lafı uzatmak ne zülf-ü yare dokunmak isterim.
Gelelim diğer arkadaşıma, yaşantıları büyük şehirlerde hepsi tahsilli kişiler, çok büyük miraslar, veraset var ortada, çoğalan aileler hep kavga içindeler, baba yanlış yatırımlar yapıyor, büyük evlat iş kuracağım diye barda, pavyonda para yiyor, borcu derdi, karşılıksız çekleri baba tarafında ödeniyor, arsalar, g.menkuller değer kazanmadan alel-acele satılıyor. Baba ölmeden önce en az veraset en küçük kardeşe kalıyor. Büyük kardeş sözüm ona kalan mal varlığını eşit taksim etmek üzere işe koyuluyor. Bu arada babanın ölmeden önce büyük kardeşe çektiği bir ihtar ortaya çıkıyor. Okuyorlar, tabii, inkar ve yalanlama. İhtar konusu, o güne kadar yediği malların listesi ve reddi miras edileceği konusunda uyarı. En son marifeti, babası adına alacak tahsili yapıp, paranın üstüne yatmış. İşin ilginci ortada bölüşülecek mal da bırakmamış girişiminin nedeni, ya varsa. Hani derler ya, "şeytan doldurur".
En küçük kardeş olan arkadaşım, "Bana kalan büyük ağabeyimin yediklerinin 20 de biri değil, şimdi de" diyor, "en suçlu ben oldum", "babamın arası senle iyi idi, kesin sende bir şeyler vardır" diyorlar. Hani yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış ya. Ben de, "mahkemeye gidelim, araştırılsın, herkes aldığını ortaya koysun, 3'e bölelim" dedim, "şimdi de bana küstüler" diyor.
Ülkemizin kanayan yarası, bitmeyen kardeş kavgalarının nedeni veraset. Ben buradan çok ibretler çıkardım ama ne lafı uzatmak ne zülf-ü yare dokunmak isterim.