Magnetizma, Elektromanyetik Alanlar ve Radyasyon

binbaşı

Onursal Üye
Onursal Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
6,269
Puanları
3,256
Konum
BURSA
Merhaba,

Son yıllarda üzerinde bazı zamanlar hassasiyetle durulan,gereksiz ve yersiz korkulara sahne olabilen,3 konuyu da ayrı ayrı irdelemek istiyorum.

Bildiğiniz üzere mağnetizma ve manyetik çekim kuvveti, dünyanın ilk oluşumundan itibaren var olan ve yerçekimi kuvveti de denilen,ayni bir küre şeklindeki mıknatıs misali (N-S kutuplu) olan bir küçük mıknatısın büyük benzeri olan ve uzaya savrulup gitmemizi önleyen, dünyanın çekim gücüne bağlı olarak yaşanan kuvvettir.Zaten kendisi bir büyük mıknatıs olmasa(Çekirdeğindeki erimiş mağnetik özellik yaratan,belirli bir "curie" kritik sıcaklığında erimiş nikelin, demirin,mağnetik etki arzetmesi ilkesiyle oluşan mağnetik çekim)bir başka küçük mıknatıs olan pusula ibresini de,kuvvet çizgileri doğrultusunda oynatamazdı büyük olasılıkla.Yeryüzünde bazı taşların da,demir,nikel,kobalt vb. mağnetik materyalleri çekebildiğinden dolayı bu taşlara mıknatıs taşları da (Özel olarak,Fe3O4=mağnetit taşı cevheri) dendiğini bilirsiniz.

Bu mağnetik alanın(Dünyanın ve üzerindeki değişik cevherlerin) eskiden beri bildiğimiz bir mağnetik çekim sahasının(mağnetik alan gücü) bulunduğunu bilmekteydik.Daha sonra elektriğin keşfiyle birlikte, bobin sargılarından geçirilen doğru veya alternatif akımlarında,ayni bir mıknatıs gibi mağnetik alanlar oluşturabildiği farkedildi.Buna elektromağnetizma denildi.Tersine olarak değişken bir mağnetik alanda da,bir bobin sargısının uçlarında, Elektrik eldesinin mümkün olduğu görüldü.(İlk defa deneyi ve üretimi yapılabilen dinamolar,alternatörler.

Kuvvetli mağnetik alanlardan istifade edilmek suretiyle,belirli bir hava boşluğu üzerinde gidebilen çok hızlı uçan trenler,emar cihazları,mağnetik vinçler,parçacık(tanecik) hızlandırıcılar,büyük fizik deneyleri,vb.uygulama sahaları yaygınlaştı.

Buraya kadar anlatılanlar ya doğal veya yapay olarak elektrikle eldesi sağlanan, mağnetizma veya elektromağnetizma(Yapay mağnetizma) olayıdır.Ne şekilde eldesi yapılırsa yapılsın,her iki türün de çok kuvvetli dahi bulunsa,insan sağlığı üzerinde, ciddi ve ileriye dönük olumsuz etkilerine şahit olunmamıştır.(Alternatif akımın,kablolar,bobinler ve trafo sargıları dışına yaydıkları,değişken elektromağnetik alanlar haricinde.)

Elektriğin keşfinden sonra,Nicola Tesla adlı dahi tarafından yapılan Tesla bobininin yakınına konan,bağlantısı olmayan bir bobinde,ayni özelliklerde yüksek frekanslı,yüksek voltajlı(Çekirdeksiz trafolu osilatörlü,yüksek frekans ve yüksek gerilim üreten bobin çeşidi) bir akım oluşturduğu,bir lambayı rahatça yaktığı,ama yalnız bununla da kalmayıp,çıkış sargısının bir ucuna eklenen bir antenle ve diğer ucun topraklanmasıyla,özel,gözle görülmeyen bir tür dalgaların oluştuğu(Elektromağnetik dalga),bunun çok uzaktaki bir paralel,ayni konumda,antenli ve topraklı şartı oluşturulmuş bir başka bobininde,uzaklığa bağlı olarak şiddeti azalan bir yüksek frekanslı bir ac.akımı indükleyip oluşturduğu görüldü.Bu akımın nedeni,Tesla bobininden yayılan elektromağnetik dalgalardan başka bir şey değildi aslında.Bu nedenle daha sonra radyoyu icat ettiğini söyleyen Markoninin icatı(Patenti) bilim kurulları kararıyla,yıllar sonra Tesla'ya iade edilebilmiştir bilindiği üzere.

Bu yeni bulunan elektromağnetik dalgalar fizikte bir kanunu şekillendiriyordu:
Yüksek frekanslı elektromağnetik dalgalar,yakınlarındaki iletkenler üzerinde kuvvetli,uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak,uzaklardaki iletkenler üzerinde de zayıf indüksiyon etki(Potansiyel farkı oluşturabilme gücü) yapma gücüne sahiptirler.Tesla bunu uygulamalı gösterip kanunlaştırmış oldu.

Uzaklardaki iletkenler(Antenler) üzerindeki akım,tv veya radyo alıcılarındaki frekans modülasyonu,genlik modülasyonu teknikleriyle,alıcı-dedektör-osilatör-karıştırıcı-kuvvetlendirici(Preamplikatör-Amplikatör)-Çıkış(hoparlör,Ekran) kademeleriyle medya araçlarında kullanılmaya başlandı.

Daha sonra insanlar sağlık riskleri dolayısıyla elektromağnetik dalgalar ve bu dalgalardan oluşan radyasyondan epey tedirgin olmaya başladılar.Çoğu zaman da biri diğerinin yerine yanlış olarak kullanılmaya,farzedilmeye çalışıldı.Halbuki ikisinin birbirinden çok farklı olabildiği,birinin diğerinin yerine ayni etki yapar şeklinde kullanılmasının çok yanlış olabileceği düşünülemedi ve ayni durum bugün de devam edebilmektedir.

Elektromağnetik dalgalar ayni ışık gibi,ancak daha büyük dalga boylu ve daha düşük frekanslı,gözle görülmeyen,ancak etkileri dolayısıyla,alıcılar vasıtasıyla alınıp görülebilen bir enerji aktarım şeklidir de aslında.(Üzerine sinyal modüle edilerek).(Bir mikrodalga fırında,ayni prensiple suyu ısıtarak pişirme,ısıtma işlevleri de bulunur=Mikrodalga enerjisi şeklinde,çok yüksek frekanslardaki özel durumları vasıtasıyla.)

Çok yüksek gerilimli ac. iletim hatları da,Tesla bobinine benzer şekilde,elektriksel alanı nedeniyle,benzer şekilde radyo,tv dalgaları gibi,elektromanyetik dalgalar yayar.Bunların etkisini,araçta radyo çalar durumda,tellerin altından geçerken,radyoda büyük oranda parazit yapmasıyla görmüşsünüzdür.Trafo merkezlerine çok yakın bölgelerle,içerisinden şiddetli akım geçen alçak gerilim ac.(220 volt) kabloları da,şebeke frekansında bir mağnetik alan(Ama elektromağnetik dalga değil,en çok da burası karıştırılabiliyor ve yanlış olarak değerlendiriliyor.)oluştururlar.

Radyasyon dediğimiz olay,atomun yüksüz olan parçacıklarının bir yüksek enerjili mikradalga enerjisiyle veya radyoaktif bir bozunma ürünüyle(Alfa,beta,gama ışınları şeklinde, Çernobil'in patlamasıyla yüklü atom parçacıkları şeklinde) + ve - yüklü iyonlara,yani elektrikle yüklenmiş olan
yüklü parçacıklara ayrışmasıyla oluşur. Oluşan bu atom yüklü parçacıklar sağlığımız üzerinde kısa ve uzun ölçekte dna dizilimlerini bozduğu,kanser türlerine neden olabildiğini de,tıptaki deneyimler vasıtasıyla çok iyi bilebiliyoruz.

Işık da bir elektromanyetik dalga çeşidi olduğundan dolayı,mikrodalganın zararlı olan etkisinde olduğu üzere(Yiyeceklerde ısıtma,Beyne yakın tutulan cep telefonlarındaki,beynin sıvı kısmının çok eser miktarlarda "Güç çok düşük=2,3 watt olduğundan" ısıtabilmesi gibi) çok küçük dalga boylarında,yani ultraviyole,x ışını gibi,bantlarında insan derisini geçerek,radyasyona(Atomun kısmi yüklü parçacık oluşturmasına) neden olabilmektedir.Bunda asıl etken,çok kısa dalga boyuna sahip ışıkların(Elektromağnetik dalgaların)enerji seviyesinin daha fazla olması ve radyasyonu kolaylaştırıcı enerji bantlarına girebilmesi şeklinde olup,atomları iyonlaştırıcı etkilerinin daha fazla olmasındandır.

Bu bağlamda,solaryum=morötesi flüoresan lambaları,halojen ampüller,tasarruf lambalarının morötesi dalga boyunda,gün ışığından daha parlak mavimsi-beyaz renkli olanları,crt tv-Monitör tüplerinin ekrana 1 cm. yakın olan kısmı(X ışını yayar),kısa dalga boyunda (Görünür beyaz ışık tayfından uzak) insan sağlığı üzerinde ciddi sağlık etkileri bulunmaktadır.Ancak,korunma tedbirleri alınarak(Monitöre ekran koruma camı,halojen ampüllere koruma camı ve muhafaza desteği,güneş ışınlarına karşı ,güneş gözlüğü ve ışın geçirmeyen koruyucu krem,tasarruf ampüllerin dayligt=Gün ışığı veren dalga boylu olanlarını kullanarak,vb.)tüm bu olumsuz etkiler olabilecek en düşük düzeylerine çekilebilir.

Crt-monitör,tv'lerin arka katot ışını tpünün boyun kısmına gelen yerlerinde kuvvetli mağnetik alan mevcuttur.Bu noktaya uzak durarak,tv'yi büyüklüğüne göre belli bir mesafeden seyrederek de(2-3 mt.) zararlı etkilerinden(Radyasyon ve mağnetik alandan) korunmak tabiki mümkün olmaktadır.Pc monitörleri(Crt'li olanları)bir kol boyu uzaklıkta kalınacak şekilde çalışılmalıdır.Lcd monitörlerde radyasyon oranı yok sayılacak derecede düşüktür.Çünkü önde x ışını oluşmaz,yalnızca beyaz diyotların veya cfr lambalarının çok düşük,eser miktarda bir radyasyonu mevcuttur.Bu da ihmal edilebilecek bir seviyededir.(Ben lcd'lerimin cfr ve led'li olanlarını ince,saydam bir asetat kağıdı kaplayarak kullanmaktayım)

Güneş enerjisinin kısa dalga boylu(Ultraviyole)ışınları,ayrıca güneş gözelerinde(Pillerinde) yüksek enerjili olduklarından,güneş pili içindeki silikon katmanların enerji bandından rahatça atlayarak,fotovoltaik pillerin verimini de,büyük oranlarda arttırırlar,bu noktada yararlıdırlar.(Radyasyon etkilerini de göz ardı edersek eğer.)

Ayrıca son yıllarda yapılan mağnetik alan ve radyasyon ölçümlerinde,sanılanın aksine,baz istasyonlarının tam altında kalan kat maliklerinin, ciddi boyutta mağnetik alanlara maruz kalmadığı,baz istasyonunun çok uzakta kaldığı taşra beldelerinde,cep telefonunun sinyali yakalamak ve değerlendirmek için,watt. gücünü daha da arttırdığı,bu durumda ,daha fazla elektromağnetik alana(Yakın bulunduğu havayı daha fazla iyonlaştırarak)maruz kalabildiğimiz,değerli elektrik-Elektronik akademisyenlerimiz aracılığıyla bildirilmektedir.

Cep telefonlarından,SAR değeri düşük olanların tercih edilmesi ,düşük watt. ve dolayısıyla,daha düşük elektromanyetik alana maruz kalınarak(Daha düşük iyonlaşmaya,beyin ısıtmasına sahip) ,insan bedeninin absorbe ettiğinde,fazla etkilenmeyeceği oranlarına çekilerek, zararlı etkileri bir ölçüde azaltılabilir.Ancak,çoğu zaman firmalar bu oranların gerçek değerlerini, kamuoyu ve medya ile paylaşmaktan bazı durumlarda(Satış,reklam ve pazarlama) etik olarak kaçınabilmektedir.Doğru yapılması gereken, bu değerlerin herkese gerçek değerleriyle birlikte,fabrikadan ve ar-ge laboratuvarlarından çıktığı şekliyle doğru olarak açıklanmasıdır.Saygılarımla.
 
Son düzenleme:
Teşekkürler.
 

Forum istatistikleri

Konular
129,775
Mesajlar
929,992
Kullanıcılar
452,540
Son üye
burakumutt

Yeni konular

Geri
Üst