Doğru bu sorun devam eder, bizim yazılarda uzar gider... İsimler değişir, şikayetler değişmez...
İş verende , çalışanda birbirinin psikolojisini anlamalı... Yine kendimden örnek vereyim, üniversiteden sonra askerliği bitirip iş aramaya başladım, o sırada memurluk devlet falan aklımda yok, mühendis adamın devlette işi ne var diye bir önyargı olduğu için kamuya nasıl girilir ne yapılır bilgimde ilgimde yok. Neyse gazate ilanları, kariyer siteleri derken bir 4-4,5 ay işsizlikle geçti. Sonunda istanbul silivride ismini vermek istemediğim bir kablo fabrikasında işe başladım. Bu yaklaşık 4 aylık iş arama ve göüşmelerden sonra işsizlik korkusuyla fabrikanın sunduğu şartları kabul ettim ve işe başladım. Fabrikanın sunduğu şartları özetle sıralayım;
-Haftanın 6 günü çalışma.
-Çalışma saatleri 08-19 arası. (haftada 66 saat, öğle izni yok)
-2,3 ay deneme süresi yani
Sigorta yok.
-Deneme süresinden sonra asgari ücret üzerinden sigorta başlangıçı.
-Maaş bordroları asgari ücretten.
-Sigorta işçiler için yılda bir kez giriş çıkış, mühendisler için 2 yılda bir giriş çıkış ( tazminat ödenmemesi için)
-Fazla mesai ücreti yok (Pazar günü yapılan ekstra çalışmalar için)
-Öğle tatili yok, sadece yemek var.
-Servis var (lakin benim 20 dakikalık yürüme durumumda var)
-Yıl sonunda prim vs ikramiye yok.
-Maaşlar ayın 15de ( gününde almak imkansız)
-Yıllık izin 1 hafta (Fabrikanın çalışma durumuna göre yani istediğin zamanda alamazsın)
-Maaşta asgari ücretin biraz üstü
....
Ben sadece sigortamın hemen başlatılması şartını koymuştum (1,5 ay sonra söylene söylene yaptılar). Diğer şartların bir kısmını başta söylediler, bir kısmınıda yaşayarak görmüştüm. Bakın ben yeni askerliği yapmış, üniversite sınavında oldukça iyi bir puan alarak girdiği iyi bir eğitimi veren üniversiteden mezun olan genç mühendis olarak işe mi girdim yoksa cezaevine mi girdim. Şu saydığım şartların insani bir mantığı yok. Ekstra olarak patron (kardeşler) çalışanlara davranış ve yaptıkları baskılarda cabası zaten. 5 ay kadar burda dayanabildim. Daha mesleğim başında insanı meslekten soğuttular. Hadi dedim bu firmada böyle diğer alanlara baktım. Kısa süreli proje ve arkasından taahhüt sektörünüde görünce artık bu sistem köle düzeni oluşturulmuş, çalışanın afedersiniz köpekten bile değeri olmadığını anladım. Şöyle en basitinden ilk işimde saat gece 9 civarı evde olurken, benim nasıl sosyal bir yaşantım olacaktı, arkadaşlık ve aile ilişkilerini nasıl düzenleyebilirdim. Geldiğim saate haber bültenleri çoktan bitmiş olmasından dünyadan ve türkiyeden bi haber, geç satte evde yemek yendiği için alınan ekstra kilolar, erkenden uykunun gelmesi, eğer çalışılmıyorsa pazar günü yorgunluktan yataktan çıkamama.... bu hayat veya çalışma değildir. Benim kazandığım parayıda harcamaya vaktim olmalıdır, ben harcayacağım ki esnaf kazansın, esnaf kazansınki, toptancıda kazansın. Yok biz ekmek davası , çalışmaktan çekinmiyoruz diyerek yapılan sömürüye kılıftır. Düşünün truzim firmaları personelleri nerdeyse elemanlarını 7 gün çalıştırmaktadır. Herkes bu mantıkta olsa haftasonu turlarına kim katılacak ??? Artık birebir şahidim , haftasonu turları ve yurtdışı turlarında katılanların bir çoğu ya kamu yada banka çalışanı. Serbest çalışan yada iş veren sayısı bile az.
Neticede eğer birileri diğerlerinden çok çalışması gereken bir sektörde çalışıyorsa bunun maddi getiriside olmalıdır. Hem maddi getirisi düşük hem çalışması çok olan sektörlerde eleman sorunu her daim olacaktır.