Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Selamlar,

Bakın 3 yıl boyunca Betesan Gemi elektrik mühendislik Tuzlada çalıştım ama gemilerde bile ki Karada iş yaptık çok asla Generator devredeyken Kompanze oanosunu devreye sokmadımç.Anlamı yokki zaten , çünki bırakın kör gücü Generator sağlasın farketmez.Nasıl olsa yakıt harcıyor.

Kolay gele,
Babacan
 
konvensiyonel sistemde jeneratörün kompanzasyonu yapılmamalıdır. Bu sistemde kondansatör yükten sonra devreden çıkacağı için hoş olmayan durumlar oluşur.
Ama, elektriğin kuralı; reaktif güç zararlı güçtür ve kompanze edilmesi gerekir.
Ürettiğim özel kompanzasyon cihazı sayesinde jeneratör enerjisi kompanze ediliyor ve mazottan %30 civarı tasarruf yapıyor.
Cihazın özelliği tabiki sadece bu değil.
İşletme yükleri ne olursa olsun cosQ'yi 1.00 (+-0,01)'de tutan çok özel bir sistem.
Dolayısıyla reaktif ceza getirmediği gibi, aktif tüketimde de %5 civarında tasarrufda sağlıyor.
İsteyen olursa cihazın kataloğunu gönderirim.
 
Jenaratöre aşırı yüklemelere karşı manuel olarak bir kaç kondansatör devreye alabiliriz böylece jeneratör aşırı yükten kurtulur zorlanmaz aşırı yük olursa çıkış voltajıda düşer buda tesis içinde kullanılan makinalara zarar verebilir
 
senkron jeneratörün güç açısı diye bi kavram vardır. bu güç açısına göre ürettiği gücün ne kadarının reaktif
ne kadarının aktif olduğu belirlenir. yani güç faktörü ayarlaması bu güç açısı ile oynanarak yapılır istenirse 0.9 istenirse 0 istenirse 1 yapılabilir. yani kompanzasyon işlemi jeneratörün güç açısı ile oynanarak yapılır

mesela güç faktörü lagging 0.9 olsun bunu kompanze etmek için kapasite grubu kullanılabilir.
ama bunun yerine ürettiğiniz gücü bu güç faktörüne göre ayarlarsınız kompanzasyona gerek kalmaz kafa
karıştırıcı oldu sanırsam ama elektrik makinaları kitaplarını açarsanız sanırım daha net bilgi alırsınız

sonuç olarak kompanzasyona gerek yoktur. haricen kompanzasyon yapılırsa sadece leading yük olarak davranır.
 
slm değerli kardeşlerim. Bu konu gerçekten çok güzel ve iyi bilgiler veren bir tartışma konusu. Yorumlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Bende Staj dosyası hazırlıcaktım. kompanze hakkında bazı konulara bie bakıyordum. Ama bilgili arkadaşlar görmek çok hoşuma gitti. Ben aradığım siteyi buldum galiba. Aranızda umarım çok şey öğrenirim.

kardeşim, mazottan nasıl % 30 civarında tasarruf sağlıyorsun ki? Dediğin projeyi bi inceleyebilir miyim? Teşekkür ederim
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Jeneratörün çalışması esnasında kompanzasyonun devrede olması her ne kadar güç katsayısının düzeltilmesiyle jeneratörden tam kapasite yararlanılabileceğini akla getirsede, kompanzasyonun devrede olması pek tavsiye edilmez.Kondansatörlerde olabilecek arızalar alternatör frekansını olumsuz etkileyebilir.Ben işletmemde kullanmıyorum.Ve bu konuyu bir çok elektrik mühendisine ve jeneratör satıcılarına danıştım.Herkese selamlar.
 
Arkadaşım ben bu mazot olayını atlamışım hakkatten merak ediyorum nasıl oluyorda mazottan yüzde 30 tasarruf ediyosun bide elektriğin kuralı reaktif tehlikeli demişsin nesi tehlikeli acaba o olmadan AC akım diye bi kavram olmayacağını biliyosundur sanırım tasarım varsa bi inceleyelim izin verirsen olmaz öyle şey deyip kestirip atmayalım

bildiğim kadarı ile çekilen aktif güç sabittir kompanzasyonda sadece reaktifle oynarsın hatta kondansatör gruplarının kapasitif reaktansının bile aktif bir güç çekmesi lazım yani kompanzasyon karlı bi iş değil sadece yükümlülük
 
Sevgili Erdem_Arslan arkadaşım.

Kusura bakma ama dumur vaziyetindeyim.
Öncelikle lafımı değiştirmişsin, reaktif güç "tehlikeli" demedim, "zararlı" dedim.
Üstelik bu laf benim değil, elektriğin kuralıdır.
Reaktif güç, gereksiz ve zararlı bir güçtür. Hiç bir iş yapmadığı için faydalı değildir.
Aktif gücün tamamı bir amaca hizmet ettiği için yararlı güçtür.

"Reaktif güç olmazsa AC akımda olmaz" demişsin.
Nasıl yani?
Böyle birşeyi cahilliğime ver bilmiyorum, hatta ilk defa duydum ;-)
Bu kelimeden pek anlaşılmıyor ama eğer demek istediğin, indüktif yüklerin çalışabilmesi için bir mıknatıslanma akımına ihtiyacı olduğu ve bunun sonucu olarak reaktif güç ürettiğinden bahsediyorsan diyeceğim yok.
Keşke bütün yükler rezistif yük özelliği taşısa da, reaktif güç diye, iletim hattı, trafo v.b. taşıyıcıları gereksiz yere yükleyip, gerilim düşümü ve kayıplara neden olan olumsuzluklar olmasa.
Kompanzasyon yapılmasa, gerilim düşümü olacak, cihazlarımızdan aynı verimi elde edebilmek için daha çok elektrik enerjisi üretmek gerekecekti.
Ama malesef reaktif güç var ve kompanze edilmelidir. Bu kuraldır.
Yani, gerilim ile akım arasında, sıfıra yakın faz farkı sağlayarak, sinüsün tamamından faydalanmalıdır.
Kompanzasyon için (tam olmasa da), indüktif yük karakteristiğini rezistif yük karakteristiğine çevirmek de denilebilir.

Bir başka konu "kompanzasyon karlı bi iş değil sadece yükümlülük" demişsin.
Kompanzasyonun gerekliliğini bilmeyen biri olsam, bu cümleden aklıma gelecek ilk şey şu olurdu:
Bu kuralı getiren insanlar oturmuşlar, nerde ceza uygulayacak bir şey bulurum diye düşünmüşler ve bunu bulmuşlar.
Hem işletmelere tek tek pano taktırayım birilerine geçim kaynağı olsun,
Hem de, ister taksınlar ister takmasınlar bir oran belirleyelim, dışına çıktıklarında her ay ceza keselim bize gelir olsun demişler. Bu oranıda zaman içinde istediğimiz gibi değiştiririz.
Bu mudur? Bu insanların bize garezimi vardır? Yoksa;
Kompanzasyonun zorunlu olmasının bir nedeni mi vardır?
Yukarıda da bunu anlattım aslında, eğer kompanzasyon yapılmasaydı ve tüm yükler indüktif olsaydı, elektriğin maliyeti 2 katından fazla olacaktı.
Bunu şöyle bir örnek versem doğru olur sanırım,
İndüktif yükleri olup kompanzasyonu sağlanmamış bir işletme, arabayı yarım debriyaj ile kullanmaya benzer.
Bu şekilde, yakıt tüketerek elde ettiğimiz bir motor gücünün yarısından faydalanırdık. Diğer yarısı da boşa giderdi tabi.
Böylece bir depo benzin ile 400km gidebilecekken 200km giderek maliyetimiz artar.
Kompanzasyonda da bu oluyor aslında, gerilim ile akım arasında 90º faz farkı oluşturan bir indüktif yük, her alternansın yarısından akım çeker.
Akım çekilmeyen yarı alternanstaki güç de hava olur gider.
Bu yüke, -90º faz farkı oluşturan ve gücü uygun seçilmiş bir kondansatörü paralel bağlarsak, akım çekilmeyen alternanstan akımı alır, indüktif akım çekilen diğer yarı alternansa taşır.
Yani akım çekilmeyen yarı alternastan şarj olarak akımı çeker (aslında borç alır); bu akımı diğer yarı alternasta, indüktif yükün harcaması için deşarj eder.
Yani kompanzasyon sağlar.
Yani her mükellef işletmesinde oluşturduğu reaktif kaybını telafi ederek, elektrik gücünden tam verim sağlanmasına ve mecbur da olsa elektrik tasarrufu sağlanmasına hizmet etmiş olur.
Yani kompanzasyon zorunludur çünkü tasarruf sağlar ve enerji kalitesine hizmet eder.
Yani jeneratör çalıştığında da, üretilen enerji işletmemizde olduğu için, mazottan %30 tasarrufu bu yüzden sağlar.
(Bu ortalama tabiki, işletmede hiç kapasitif veya rezistif yük olmasa %50'de olabilirdi, veya sırf rezistif yük olsaydı %0 tasarruf olurdu).

"Jeneratörlü sistemlerde kompanzasyon yapılmalımı?" konusunda daha önce fikrimi söyledim.
Bunu netleştireyim.
Jeneratör enerjisi "klasik kompanzasyon" tarafından kompanze edilmemelidir.
1.Potansiyeli sıfır olan bir kondansatör, devreye ilk girdiği anda kısa devre akımı çeker.
Henüz deşarj olmamış, örneğin üzerinde pozitif potansiyel barındıran bir kondansatör, negatif alternansta tekrar devreye girdiği anda kısa devre akımından fazlasını oluşturur.
Bu, zaten gücü belli olan jeneratörümüz için olumsuzdur. Sadece jeneratör için değil, ani akımdan dolayı binlerce voltluk "spike"lar (kıl gibi yüksek gerilim) oluşup çalışan cihazlara zarar verme ihtimali olacaktır.
2.Kademe alma ve çıkarma zamanı gibi kavramlardan oluşan klasik kompanzasyonda, tabiki yük çıktıktan 5-10sn sonra kademesini devreden çıkaracaktır.
Bu durumda, herhangi bir indüktif yük üzerinde harcanamayan kondansatör enerjisi jeneratör tarafından harcanmak durumunda kalacak. Bu da jeneratör için yük oluşturacaktır.
İndüktif reaktif gücü öldürelim dedik, aktif güç harcayan kapasitif reaktif güç oluşturduk. Eee, ne anladım ben bu işten.
3.Yapılan trifaze kompanzasyon, jeneratör ile beslenen ve dengesiz yüklerden oluşan şebekede her faza eşit muamele yapamayacağı için,
yani kapasite istemi bir faza göre eksik bir faza göre fazla geleceği için, bir fazın reaktif gücü sıfırlanırken diğer iki fazda gereksiz yüklenme olacaktır. Yine kompanzasyonun bir avantajı görülmeyecektir.

Sadece bu üç sebep, jeneratör enerjisinin klasik kompanzasyon ile kompanze edilmemesi,
bunun avantaj sağlamayacağı gibi zarara da neden olabileceği için yeterli bence.

Fakat,
her faz ayrı kompanze edilse,
yükün girdiği anda kondansatörde devreye girse,
yükün çıktığı anda kondansatörde çıksa;
(devreye girip çıkmalar en fazla 1 alternans, yani 20ms.sonradır)
akım ve gerilim arasında faz farkı oluşturmayarak, gücün tamamından yararlanılması sonucu çok daha az mazot harcansa kötü mü olur?



Hocam,
Yazınızda tek katıldığım nokta,
Klasik kompanzasyonda sinüsün herhangi bir zamanında devreye girdiği için oluşan ani akım yüklenmeleri sayaca aktif tüketim olarak yansıyacaktır.
Küçük de olsa, deşarj dirençleri ve bobinleri bile aktif tüketim yapacaktır.
Uyguladığım sistem iyi analiz edilirse görülecektir,
Kondansatörler sıfır akımda devreye girip çıktığı için bu olumsuzlukları da ortadan kaldırıyor.
Yani, Dycom kullanılırsa, kompanzasyondan dolayı sayaca aktif harcama da yansımayacaktır.
(Cihazın çalışması için gerekli 3X15 VA'lik bir tüketimi saymıyoruz tabiki).
Zaten, bir bu sebepten dolayı, bir de her fazın hat dirençlerinden dolayı oluşan kayıpları iyi tolore edebildiğimiz için;
(yaklaşık) %5 gibi, aktif harcamadan tasarruf sağlayabildiğimi de söylüyorum ya.

Evet sevgili Erdem_Arslan arkadaşım,
Sorularınıza yeterince cevap verebildim mi,
Yoksa yeni polemiklermi yarattım bilmiyorum.
Cevabınızı bekliyorum. :)

Zaten internette öylesine aransa, reaktif güç hakkındayazdıklarıma benzer cevaplar görülecektir. Örnek mi;
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/arama.php
adresinde "reaktif güç" yazıp çıkan sonuçlar incelenebilir.

ayrıca bu sayede keşfedip biraz inceleme fırsatı bulduğum
http://www.meslekidenetim.com/belgelerformlar/reaktifguckomp.htm
adresinde de güzel bilgiler gördüm.


Ayrıca yazdıklarım ile ilgili, Sn.Hakan Hırçın'ında yorumlarını merak ediyorum.



Saygılarımla...
Gökhan OLGUN
 
Öncelikle sözünüzü değiştirdiğim için özür dilerim

elektriğin yani sinüs bişimli güç işaretinin oluşma şekli ve aktif reaktif bileşenleri için matematiksel
bağıntılar aşağıda

yukarıda güç işareti iki bileşenden oluşur bunlardan birincisi işaretin iş yapma gücü olan aktif güçtür.
ikincisi ise sinüsoidal formda iletim için gerekli olan yani sinüs şeklinin oluşması için gerekli olan reaktif güçtür. benim demeye çalıştığım sizle aynı şey yani indüktif yüklerin çalışması için mıknatıslanma olayına
ihtiyaç vardır. bunun için reaktif güç bileşeni oluşur reaktif güç istenmeyen bir güç değildir. burayı belirteyim. iletim hatlarındaki yükseltme ve indirme trafoları bu sinüsoidal işaret sayesinde çalışır ve tasarruf sağlar. gücün kompanze edilme sebebi sizinde benimde bildiğimiz gibi akımla voltaj arasındaki faz farkını sıfıra indirmektir. bu amaç için yük karakteristiği ile oynanır.

ben kompanzasyon karlı bi iş değil derken sadece tüketici açısından konuşmuştum sanırım burda bi anlaşmazlık olmuş bunun karlı olması olayını aşağıdaki senkron jeneratörleri anlattıktan sonra anlatayım.

yukarıdaki şekilde senkron jeneratörün kapasite eğrisi ve güç açısına göre hat ile arasındaki uyum gösterilmektedir. 1. eğri stable ve unstable bölümlere ayrılmıştır ilk bölümde 0 ile 90 derece arasında şebekeye güç sağlama stabldır. zaten diğer tarafta motor durumana geçmiştir.

ikinci grafik önemli olan ve konumuzla alakalı olandır orada görülen eğri çalışma noktasını belirlemek için kullanılır. güç açısı rotor akımı stator akımı gibi parametreler ile nokta belirlenir noktadan indirilen dikler jeneratörün ürettiği aktif ve reaktif gücü gösterir yani şebekede eğer akım ile gerilim arasında bi fark varsa bu zaten jeneratör tarafından akım ve gerilim arasında faz farklı şekilde üretilir. yani kompanzasyon ile uğraşmaya gerek yoktur. bu konunu cevabı bana göre budur.

şimdi gelelim kompanzasyonun verimliliğine yine söylüyorum kompanzasyon sadece reaktif güç ile oynanarak yapılır grafikte ise mekanik güç yani limiti izdüşüm olarak aktif güç bölümüne düşürülmüştür. buda kompanzasyonun aktif bir güç sağlamadığını gösterir.

bu sistemde buranın altını çiziyorum yani jeneratörlü sistemde kompanzasyon hem gereksiz hemde zarardır. (spike olayına katılıyorum bu arada. )

ama kompanzasyon çok farklı ve büyük hatlardan oluşuyor ise bu sefer kompanzasyon zarar değil faydadır. bunun sebebide bana göre şudur. hattın bi ucunda akım 30 derece geride. diğer ucunda ise 20 derece geride. akımlar arası faz farkı var o zaman ne olacak interkonnekte sistemde istenmeyen bir akım akışı işte bu yüzden kompanzasyon yapılır. ama sadece bir jeneratörün kullanıldığı bu sistemde bana göre zarardan başka birşey değildir.

tasarruf olayına gelince şu an için ben bu sistemi analiz edecek düzeyde bilgiye sahip değilim o yüzden iyi veya kötü diyemiyeceğim ama tasarım ile iyileştirme yapmış olmanız muhtemeldir.

kaynaklarını kullandığım için değerli hocamız C.Veysel BAYSAL hocamıza teşekkür ediyorum.
 
Yazınızda gerçekten anlayamadığım noktalar var.

Öncelikle yine bir ifade farklılığı var;
"reaktif güç istenmeyen bir güç değildir. burayı belirteyim" demişsiniz. Bu ifadeyi veya benzerini hiç kullanmadım.
"reaktif güç malesef oluşmakta, reaktif güç yüzünden istenmeyen durumlar, olumsuzluklar oluşmakta, keşke hiç oluşmasa"
gibi ifadeler kullandım ve bunların her zaman arkasındayım.

Diyorsunuz ki;
"iletim için gerekli olan yani sinüs şeklinin oluşması için gerekli olan reaktif güçtür"
ısrarlıyım, böyle birşey yok.

Sargılardan oluşan yüklerin çalışabilmesi için mıknatıslanma akımına ihtiyacı var ve bunun sonucu reaktif güç ürer.
Bu güç istenmez, ama indüktif yük kullanma zorunluluğumuzdan dolayı kaçınılmaz bir sondur.
Bütün otoriteler reaktif güç için "yararsız", "gereksiz", "zararlı", "sanal güç" vb. ifadeler her zaman kullanır.
Sizin dediğinize göre, üretilen bir enerjinin yükü sadece rezistif olsaydı veya hiç yük olmasaydı (olamazmı?), ne sinüs şekli nede elektrik iletimi hiçbir zaman oluşamazdı.
Bu mantıklımı?. Sinüs şeklini oluşturanda iletimi sağlayanda reaktif güç değildir.
Elektrikte kullanılan Sinüs kısaca, üretilen alternatif akımın dalga formudur.

Kompanzasyon için "bu amaç için yük karakteristiği ile oynanır." demişsiniz.
Yük karakteristiğini nasıl değiştirebilirizki. İndüktif yük her şekilde indüktif, kapasitifte kapasitifdir. Adı üzerindedir zaten.
Kompanzasyon, indüktif reaktif gücü telafi etmek için kapasitif reaktif güçle dengeleme olayıdır.
Sıcaktan bunalıpta klimayı açmamızda kompanzasyondur. Veya üşüdüğümüzde soba yakmamız.
Kısaca, oluşmasını engelleyemediğimiz olumsuz bir duruma, karşı güçle cevap vermektir kompanzasyon.

Dünde ifade ettim, Kompanzasyon karlı bir iştir. İşletmeler kompanzasyon yaptığı için bunun sonucunu göremiyoruz.
Ama yapılmasaydı, işletmemizde aynı verimi alabilmek için elektriğe 2 katı para verip, trafosundan panosuna, kablolarından kesici ve şalterlerine kadar her akım taşıyan hattı ve cihazı 2 katı güçte seçmemiz gerekirdi.
Bu tüketici açısından karlı değil diyorsanız diyecek birşeyim yok tabiki.

Jeneratörün kompanzasyonu hakkında;
hangi jeneratör, üzerine bağlı olan yüklerin sürekli değişen güç faktörünü algılayıp kendi kendine çözüm üretiyor.
Böyle bir ayar jeneratörde mevcut olsa bile, işletmenin ortalama cosφ sine göre bir defa ayar yapılıp bırakır. Ki yok. Jeneratörler sadece gerilim, akım ve şebeke geldi-gitti kontrollerini yapabiliyor.
Jeneratörün yaptığı tek otomatik ayar, yükün durumuna göre, üretebildiği gücü değiştirmek.

"kompanzasyonun aktif bir güç sağlamadığını gösterir." ifadesini kullanmışsınız. doğru veya yanlış diye bir ifade kullanamam, yorum meselesidir çünkü. Kompanzasyon bir jeneratör değildirki aktif güç sağlasın.
Bu konudaki ifadem "kompanzasyon aktif güçten daha fazla faydalanılmasını sağlar".
İnternetten şöyle bir alıntı yaptım:
Aktif-Reaktif.jpg


Bu şekillerdeki indüktif yük eğrisinde harcanan aktif (yararlı) gücün az olduğu görülmekte.
Kompanzasyonu sağlanan, yani akım ve gerilim farkı en aza indirilen sistemde ise aynı direnç tipi yükte olduğu gibi aktif güç maksimum seviyededir.



"Tesisattaki; motor veya aydınlatma araçları gibi, gerçekten iş yapmakta olan bileşenlerin her biri, birer dirence eşdeğerdir. Bu bileşenler üzerinde tüketilen etkin güç, tesisat sayacından geçer ve faturalandırılır. Reaktif güç bileşeni ise, net tüketime yol açmadığından, faturalara yansımaz. Halbuki bu güç bileşenini ayakta tutmak için tesisatta; paralel bağlı dirençle bobin örneğinde görüldüğü gibi; etkin güç tarafından kullanılana ek olarak bir akım dolaşmakta ve toplam akım içerisinde, dağıtım şebekesi tarafından tesisat girişine kadar getirilmiş bulunmaktadır. Bu akım, sözkonusu devede güç tüketimine yol açmamakla beraber; tüketim noktasına getirilinceye kadar, dağıtıcıya bazı ek maliyetler yükler. Örneğin, dağıtım hatlarında yol açtığı direnç kayıpları vardır. Ayrıca, ek olarak taşınabilmesi için dağıtım hatlarının daha kalın yapılması gerekir. Öte yandan, zaman zaman; bardağı taşıran son damlayı oluşturup, dağıtım hatlarının taşıyabileceği akım düzeylerinin aşılmasına yol açabilir. Bu durum, şalterlerin inmesi ve bakım onarım demektir. Şebeke etkin güç açısından, gerçek dağıtım kapasitesinin altında çalışır ve aynı miktar etkin gücün dağıtımı için şebekeye daha fazla yatırım yapılması gerekir. Dağıtıcı bu maliyetleri de faturalandırmak amacıyla, özellikle büyük tüketicilerin güç faktörünü izler ve reaktif güç bileşeni için, ayrı bir tarife uygular. Buna da hakkı vardır..."

"Çünkü reaktif güç kullanan bir elektrik tesisatı; şebeke suyuna bağlı bir girişiyle bir çıkışı bulunan ve çeşitli yerlerinde; musluklarla fıskiyeler, değişik kapasite ve yüksekliklerde depolar, boruların içinde uskurlar barındıran bir su tesisatıne benzer. Böyle bir tesisatta; depolar dolup boşalıp dolmakta, uskurlar ise bir veya diğer yönde dönüp dönüp durmaktadır. Bu arada sadece musluklar ve fıskiyelerden akan su tüketilmekte olup, faturalara yansır. Halbuki, depolarla uskurlar net tüketime yol açmamakla beraber, işlevlerini yerine getirebilmek için, tüketilen suya ek olarak, şebeke girişinden bazen bir miktar suyun çekilmesini ve bazen de çıkışından geri verilmesini gerektirirler. Bu ise şebeke borularının, daha kalın olmasını gerektirir. Ancak bu durumda şebeke genelinde, daha kalın boruların taşıma kapasitesine oranla daha az su tüketiliyor olmakta, yani mevcut kapasite etkin bir şekilde kullanılamamaktadır. Öte yandan bu ek suyun, tesisat girişine kadar getirilip sonra geri alınmış olması, yolda daha fazla sürtünme kayıplarına ve pompalama masraflarına yol açar. Kısacası bu durum, örneğin; mahallenizdeki su dağıtıcısına her gün 5 damacana su siparişi verip, sipariş kapıya geldiğinde, her seferinde damacanalardan birini satın almayıp geri verrmek gibidir. O bir damacanayı tüketmemiş olmanıza karşın, bu işin bir de, karşılanması gereken taşıma masrafı vardır. Bu masrafların da tüketiciye yansıması kaçınılmazdır. Ya bu ek faturayı karşılamak, ya da ‘güç faktörü’nü düzelterek, 1’e olabildiğince yaklaştırmak gerekir."

yazı gayet faydalı. Sadece iki paragraf kopyaladım, İsteyenler linki tıklayarak devamını okuyabilir.

Saygılarımla
Gökhan
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Forum istatistikleri

Konular
130,166
Mesajlar
933,928
Kullanıcılar
453,293
Son üye
ozgwcelik

Yeni konular

Geri
Üst