güzel insan, mühendislik dediğin etiket bile ikiye ayrılır. birincisi herkesin hayal ettiği masa başı işi olan tasarım mühendisliğidir. ikinci kısım ise en kirli iş olan tamircilik dahil uygulama mühendisliğidir. uygulama mühendisi çizimle tasarımla uğraşmaz. yapılan sistemleri uygular bakım ve tamirini yapar. masa başı iş ona batar.Doğru diyorsun ustam. Senin ellerinden öperim. Saygılarımla. Ben bu işe sadece meraklı değilim. Evet meraklıyım ve seviyorum bu işleri. aynı zamanda bu alanın üniversitesinden mezun oldum yani hayatım boyunca yapacağım bir iş olacak bu yüzden benim benden beklenen herşeyi yapacak kadar kendimi geliştirmem lazım. OKulda herşey öğrenilmiyor işte sadece size yabancı gelen malzemelerin isimlerini biliyorum sadece. Tek fark o. Artvinli abinin soruları kafamı daha fazla çalıştırmaya ve çözüm aramaya sevk etti. yeni bilmediğim şeyleri araştırıp öğrenmeme yaradı. Zaten bana üzerinde böyle kafa yoracağım örnek uygulamalar ve sorunlar lazım. Yarın başka bir gün çalışacağım yerde benden böyle sorunları çözmemi bekleyecekler çünkü. Yukarda yazdığım şeylerde okulda öğrendiğim uygulamada kullandığım şeyler aslında yabancı bir dil değil. Tamir ettiğiniz Elektronik kartların üzerindeki şeylerin bilgisayar üzerinde hazırlanan şemadaki isimleri bir çoğu. Ama çok lüzumlumu değil tabi. Önemli olan bu işi uygulayabilmek ustası olmak.
daha evvel forumda örnek olarak paylaştım. 9 yıl hatchery de fransızlarla çalıştım. yılın 8 ayı iş 4 ay tatildi. ilk yıldan itibaren fransızlar fransaya tatile giderken mekanın bekçiliğini bana yaptırdılar, başka yere gitmeyeyim diye. güzel ülkemin ortak patronları yazın bana verilen maaşı masraf olarak görüyorlardı. normal şartlarda benim yaptığım işi mühendislerin yapması gerekiyordu (diploma şart). beni 5 yıl boyunca hiç bir dış göreve göndermediler. sonra transferler için dışarı gönderdiklerinde adamlar Türk olarak beni gördüklerinde hepsi şaşırdı. diğer işletmeden gelen mühendisler bana hangi üniversite diye soruyorlardı. ben mühendis değilim dediğimde bana inanmıyorlardı. ki bunu bir çok kez yaşadım. nede olsa o yıllarda Türkiye'de toplamda 8 tane hatchery işletmesi vardı.
yani hayat bize nasıl güleceğini göstermez. 1999 - 2000 krizinde şirket iflas etti ve işsiz kaldım. o sektörden uzaklaştım. sektörde bulduğum işlerde hep diploma istediler. bende kendime yeni alanlar buldum. hayat devam ediyor. çocukluğumun hayali olan radyo Televizyon tamirciliği yapmadım ama emekli olduktan sonra kart tamirini öğrendim ve yaptım. 35 yıl beklemiş bir hayal. yaptığın işten zevk al, hem mutlu olursun, hem de yorulmazsın. bütün işlerde olduğu gibi yerinde saymak olmuyor, hep ileriye - gelişmeye açık ol ve takip et. çenemi düşürdün benim kendine iyi bak evlat.