Nükleer enerji ile ilgili eskiden çalıştığım bir derginin ciddi bir araştırması vardı, çok daha akılcı ve zararsız enerji üretme yöntemleri varken nükleere sarılmak büyük enayiliktir. Çalışmamın sonucundan bunu anladım.
Herşey kritik kütle durumuna dayanır, örnek olarak: 1 kg zenginleştirilmiş uranyum tek başına etkisizdir, ama siz 2 tane 1 kg lik uranyumu yakınlaştırmaya başladığınız anda ısı üretmeye başlar. Bu lar yakıt çubukları adı verilen ve birbirinin içine geçebilen şekilde kullanılır. Uranyum enerji kaynağı olarak 2 şekilde dez avantaja sahiptir.
1- üretimi; dışa bağımlısınızdır, teknisyenleriniz dışa bağımlıdır ve en en en ufak bir prosedür- işleyiş ihmalinde tüm sorumluluk sizin üstünüze kalır (en ufak ihmal: yucatan dağı abd / çernobil ukrayna / 3 miles island abd/ en son da japonya).
2- atık depolama.. Kullanılan uranyum ömrünü doldurunca plutonyuma dönüşür, bu elementin yarılanma ömrü 250.000 yıldır.
Kabaca hesap, 1 kg plutonyumun etkisiz hale gelebilmesini anlatayım size.
250.000 yılda 500 gr a iner.
500.000 yılda 125 grama iner.
750.000 yılda 62.5 grama iner...
-ki kaç miligramının ne etkilere sahip olduğunu çernobilde çok iyi gördük.
Nükleer enerji de halen dünyada atıkların sağlıklı depolanması diye birşey söz konusu değildir.
Kirlidir, pahalıdır ve %100 dışa bağımlılıktır. Hadi yakıt cubuklarını aldık rusyadan yada irandan (en ucuzları onlar) rusyayla sorun yaşadık.. Ne olacak?? Kıç üstü otururuz arkadaşlar, artık olan plutonyum sadece nukleer bomba yapımında kullanabileceğimiz kirli bir element. Neremizde depolayacağız? 2-3 yıl öncesine kadar düşğnmediğimiz fransada bilmem kaç tane var dediğiniz şeyden koskoca dünya vaz geçiyor, fransada bilirmisiniz siz; lağımlara dinamo koyup elektrikle sokak aydınlatırlar? Fransa yarısını hizmet dışı belirlemiş ve sistemli olarak kapatmaya, artıkları da 3. Dünya ülkelerine satmaya başlamıştır (bkz: etyopya Tofaş fabrikası)
Burada eğer Milliyetçi bir tutum ile bakarsak: % 100 dışa bağımlılıktır. Avradın nikahı bizim boynumuzda, bacakları başkalarının boynunda olacaktır ( af buyrun).
Sufi göz ile bakarsak, Allah dünyada canlı olabilmesi için o elementleri yer altına sokmuştur ve çıkarılması sadece ölüm getirmiştir. Külli iradeye başkaldırıdır.
Ekonomik gözle bakarsak: dünyanın en pahalı elektrik üretme yöntemidir. Atık saklama hizmeti milyonlarca dolardır.
Zaten dünyanın en pahalı elektriğini kulllanan biz, neden daha da fazla para ödeyelim.
Ez cümle, dünyanın vazgeçtiği karanlık ve kirli bir enerji üretme yöntemi, hem pahalı hem de sağlıksız.
Enerji kayıpları, kaçakları, kaçak kullanımları ortadan kaldırın, üretilen elektriğin % 30 u kaçak kayıp. Siz istediğiniz kadar üretin, aynı oranda zarara uğrayacaksınız.
Delik kovayla su taşınmaz.
Ek olarak, nükleer elementler nasıl zarar verir onu da paylaşayım sizlerle.
Bu elementler elektron yayarlar, bu yayılıma ışıma adı verilir.
Siz ışımaya maruz kalırsanız ortaya çıkan tablo şudur.
Elektronlar DNA zincirinizi döver. Bozulduğunu anlayan dna kendini yok eder. Ama kendini imha etme mekanizması da bozulursa, bozuk dna sizin yada doğacak çocuğunuzun, torununuzun bedeninde anormalliklere sebep olur. Dna zincirinde insanın sahip olduğu tüm veriler vardır. Dna hücrelerin büyümesi, sıralanması, imhası, çoğalması vb benzeri verileri hatta hangi canlı türü olduğunuza dair verileri kendi zincirinde saklar.
Işıma sırasında elektronlar dnanızı bozduğunda, artık mutasyona uğramış olursunuz. Siz olmasa bile çocuğunuz yamuk yumuk patates, hormonlu domates gibi doğar. Bunu örneklerini ukraynada milyonlarca çocukda gördük, soğuk iyi geliyor diye milyonlarca insan sibiryada yaşamaya mahkum edildi komünist dönemde, devlet eliyle ölüme gönderildiler. Ruscam da var o kaynakları da okudum korkmayın.
Bugün, GDO lu gıda ürünlerinde; bitkilerin dna sıyla oynanıyor ve ortaya çıkan sorunlar korkunç. Şimdi bunları yerlen belli olmuyor, acısı daima çocuklarımızdan çıkacaktır.
Nükleere karşı çıkan Türkiyenin gelişmesine engeldir diyen arkadaşlar, konuyla alakalı hele bi 10 tane falan değil 2-3 tane bilimsel makale, araştırma ve sonuç kitapları okusun da öyle gelsin bunlardan 20-25 tane okudum ben. Sadece kaza raporlarının 1/10 u bile ruhunuzu karartmaya yeter.
Bugün japonya -ki dünyanın süper teknoloji ülkesi, dünyanın en disiplinli ülkesi, köprü halatı koptu diye mühendisin onursun yaşayamam diye intihar ettiği bir millet bile, santral kazası yaşamış ve ortaya korkunç sonuçlar çıkmıştır. Siz nasıl yapacaksınız.. % 100 dışa bağımlı, hasta ve sakat bir ülke isteyenler, bu İstikrar yada ülkemizin ilerlemesi değildir. Bu başka bileşeydir, hataya düşmeyin. Dışa bağımlılığın sonuçlarını geçmişte insanlar çok acı ödedi, tarihimize bakın tarihimize.
Arkadaşlar, bu yazdıklarım sizi sinirlendirmesin, üzmesin, sevindirmesin.
Önce neyi savunduğumuzu gerçekten "iyi bilelim" santral kurulursa , güvenliği bile dışardan gelen adamlar sağlayacak aklınızda olsun.
Türk vatandaşlarının o santralde alabileceği tek bir görev olacaktır, o görev de aynı çernobildeki gibidir. Patlayan santralin pisliğini temizlemek. Günde 200 dolar kazanırsınız. Haftada 32 saat çalışmanıza izin verirler maksimum, ama siz uyanıklık yapıp haftada 6-7 gün çalılırsınız ve bir çok temizlik işçizi gibi 1-1.5 yıl sonra ölür gidersiniz. İsterseniz size orda iş bulabilecek adamları da iyi tanırım.
Önünüze dağ gibi materyal, araştırma, kaynak ve bu işin erbabı adamlar getirebilirim. Ama ne için? Siz iyice okuyup araştırmadıktan sonra, bilmeden savunduktan sora neye yarar ki?
Lambalı sistemlerden neden yarı iletkenlere geçtik?
Neden 3500 cc 3 vitesli otomobiller kullanmıyoruz?
Neden dizen yakıt ike birina ısıtmaktan vaz geçtik?
Cevap: verimlilik
Bizler elimizdekini verimli kullanarak ve daha verimli sistemler kurarak bunu başaralım. Neden hala elalemin elektrik parası benim cenimden çıkıyor , nükleeri savunanlar bana bunun cevabını versin. 2 gün geçsin faturam saatimi söküyorlar haberiniz var mı ?
Kaçak kayıp hala cebimden çıkıyor, eşek yüküyle elektrik parası ödüyoruz ve çocuklarımız da ödeyecekler.
Neden kaçak kayıp engellenmiyor? Tabiiki siyasi.. Nükleer de paralar kimlere akacak? Politikacılara..
Kaçak kayıp önlensin, hem benim cebimden çalmasınlar hem de 50 yıl daha enerji sıkıntısı çekmeyelim.
Sevgiler saygılar dostlarım, üşenmeyip de okuyanlar; vakitlerini aldığımdan dolayı af buyursunlar. Nükleer konusunda biraz doluyum..
Kritik kütle, dna mutasyonu, yarılanma ömrü, plutonyum uranyum bunları bilmeyenler çıkıp da bana savunamazlar. Savunmaları gerçekler ve olacaklar karşısında belagat tan öteye 1 adım gitmez.
"İkra bismi rabbike."
Eğitim şart.